NERMİ UYGUR'UN FELSEFE ANLAYIŞI PDF

Title NERMİ UYGUR'UN FELSEFE ANLAYIŞI
Author can karaböcek
Pages 13
File Size 1.2 MB
File Type PDF
Total Downloads 126
Total Views 181

Summary

NERMİ UYGUR’UN FELSEFE ANLAYIŞI Can Karaböcek ∗ NERMİ UYGUR’S UNDERSTANDING OF PHILOSOPHY ABSTRACT In this article, we want to show Nermi Uygur’s, the old academician of İs- tanbul University Philosophy Department, approach to philosophy and what he understands from the word ‘philosophy’. We want to...


Description

NERMİ UYGUR’UN FELSEFE ANLAYIŞI Can Karaböcek



NERMİ UYGUR’S UNDERSTANDING OF PHILOSOPHY

ABSTRACT In this article, we want to show Nermi Uygur’s, the old academician of İstanbul University Philosophy Department, approach to philosophy and what he understands from the word ‘philosophy’. We want to show, in which philosophical views he impressed from and his own contribution to Turkish philosophy. Key words: phenomenology, analytic philosophy, language, culture, metaphysic ÖZET Bu çalışmada İstanbul Üniversitesi Felsefe bölümünün eski öğretim üyelerinden Nermi Uygur’un felsefeye olan yaklaşımını ve felsefeyi ne şekilde ele aldığı incelenmektedir. Uygur’un felsefe anlayışında hangi görüşlerden etkilendiğini belirterek, Türk felsefesine kendi özgün katkısının ne olduğu ortaya konmaya çalışılmaktadır. Anahtar Kelimeler: fenomenoloji, analitik felsefe, dil, kültür, metafizik, … Nermi Uygur 1925’de İstanbul’da doğdu. 1936’da Büyükada İlkokulunu bitirdi. 1944 yılında Galatasaray Lisesi Latince bölümünü tamamladıktan sonra 1948 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nden mezun oldu. 1950 yılında aynı bölümde asistanlığa başladı. 1952 yılında verdiği “Wilhelm Dilthey’e göre Konuca Temellendirilmesi Bakımından Manevi Bilimler Öbeğinin Meydana Getirdiği Bilim Bağlamı” adlı doktora tezi ile doktor unvanını aldı. 1952-1954 yılları arasında Almanya ve Fransa’da fenomenoloji arşivlerinde incelemede bulundu. 1954 yılında “Edmund Husserl’de Başkasının Ben’i Sorunu” adlı çalışması ile doçent oldu. Aynı yıl Brüksel’de Uluslararası Felsefe



İstanbul Üni. Felsefe Bölümü Doktora öğrencisi, Kırklareli Üni. Felsefe Bölümü Öğretim görevlisi Kutadgubilig Felsefe-Bilim Araştırmaları Dergisi, Sayı 19, Mart 2011, s. 203-215

204

Can Karaböcek

Kongresine ve 1958 yılında Venedik’te düzenlenen Uluslararası Felsefe Kongresine katıldı. 1964 yılında İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümünde profesör oldu. 1979-1981 yılları arasında Almanya Wuppertal Üniversitesinde konuk profesör olarak ders ve seminerler verdi. 1981-1990 yılları arasında Felsefe Tarihi Anabilim Dalı başkanlığı yaptı. 1992-1996 yılları arasında Marmara Üniversitesinin çeşitli bölümlerinde yüksek lisans ve doktora dersleri verdi. 21 Şubat 2005 tarihinde ardında birçok yapıt bırakarak İstanbul’da yaşama veda etti. Nermi Uygur Türkiye’deki felsefe çalışmalarına yaptığı katkıya baktığımızda, epeyce yüklü bir bilanço çıkmaktadır karşımıza. Uygur’un eserleri içerisinde birçok kitap, makale, çeviri ve deneme ile karşılaşmaktayız. Uygur, yalnızca profesyonel anlamda bir felsefeci olmamış, bunun yanında dil, kültür ve edebiyat ile de yoğun bir biçimde ilgilenmiştir. Bu alanlarla ilgilenmesini yalnızca bir merak ya da ilgi farklılığı olarak görmektense, insanı tüm boyutları ile kucaklama çabası olarak görmekten yanayız. Zaten Uygur’da, felsefeye olan yaklaşımında bunu açıkça ortaya koymaktadır. “Bilim-mantık kesinliğinden yoksun felsefe ne denli güdükse, edebiyat-sanattan uzak felsefe de o denli cansızdır. Felsefeye, bilgi kadar bilgelik de, mantık kadar yaşamda gerek.”1 Dolayısıyla Uygur, hem profesyonel anlamda felsefe ile ilgilenmiş hem de felsefi çalışmalarını edebiyat ve sanatın bakış açılarını da hesaba katarak çeşitlendirmiştir. Yapıtlarına da baktığımızda “…edebiyat-felsefe sınırında yer alan ama çerçevesi felsefi, içerik olarak da edebi tat veren kitaplar kaleme almıştır.”2 Bu çalışmaları üzerinden Nermi Uygur’un felsefe serüvenine baktığımızda onun bir çizgi üzerinde felsefi sorunlara yaklaşmaya ve onları açıklamaya çalıştığını görmekteyiz.

Felsefe Yöntemi Nermi Uygur’un felsefe yapma yönteminde özgeçmişinin önemli bir yeri vardır. Dilthey üzerine doktora çalışması yapması onun kültür bilimlerine olan yaklaşımını belirlemiş ve kültür ile dil çalışmalarına özel bir önem vermesine neden olmuştur. Ayrıca Doçentlik çalışmasını Husserl üzerine yapmış olması, fenomenolojinin yöntemini felsefe sorunlarına uygulamasına neden olmuştur. Ancak Husserl üzerine çalışma yapmış olsa da Husserl’in fenomenolojisini de olduğu gibi benimsemez. “…fenomenolojinin ne katkılı bir davranış olduğunu duymaktayım kendimde. Yaşayıp bilmede, yalınkat bilgiler ve kaba sevgilerle yetinmeyen; olup biteni özünden kavramak için, hiçbir çabayı esirgemeyen bir betimleme sanatı fenomenoloji… fenomenoloji olmadan yapamazdım, Husserl’le olmuyordu ama.”3 Husserl’in fenomenolojisinden ayrı düşme nedeni olarak da, onun idealist olmasını ve koyu bir metafizikçi olmasını ayrıca da solipsizmi bir

Arslan Kaynardağ, Felsefecilerle Söyleşiler, Elif Yay., İstanbul, 1986, s.150 Betül Çotuksöken, Nermi Uygur Okusun, Yaza-Yaşaya: Nermi Uygur Anısına, Maltepe Üniveristesi Yayınları, Haz. Betül Çotuksöken, Yusuf Çotuksöken, Kaan Özkan, 2006, İstanbul, s.35 3 Nermi Uygur, Bunalımdan Yaşama Kültürü,YKY Yay., 1997, İstanbul, s.312

1

2

Nermi Uygur’un Felsefe Anlayışı

205

türlü yenememesini göstermektedir.4 Kendi fenomenolojik yaklaşımını ise şu şekilde özetlemektedir: “Fenomenoloji benim yolum…yanlış olduğunu bile bile, ille de öznel bir görüp gösterme değil benim ki; olanı olduğu gibi görmek isteğindeyim..gözler önüne serdiğim…nesnelce benim kendi gördüğüm; olanı bozup çarpıtmaktan kaçınarak benim derlediğim bir özyorum.”5 Uygur’un felsefe yöntemi bir yandan fenomenoloji ile biçimlenirken diğer yandan çözümleyici (analitik) felsefe ile şekillenmekteydi. Uygur, çözümleyici felsefenin, felsefi sorunlarla olan uğraşısında ne denli katkısı olduğunu şu şekilde belirtir. “Kara Avrupasında pek tanınmayan çözümleyici düşünme biçiminden büyük yardım aldım…Bazı yönleriyle fenomenolojiyi andırması; bazı yönleriyle, varoluşçu yaşama yönelişlerimi doğrudan yasaklayıcı bir tutumdan uzak olması, artırdıkça artırdı çekiciliğini. Çözümleyici yöntemi, birçok yandaşları gibi, hazırlop benimsemekten çok, amacıma uygun bir beceri olarak eğip bükmek canıma can katıyordu.”6 Özellikle felsefi sorunları ele alış ve işleyişinde bu çözümlemeci yanı belirgin bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Ele aldığı felsefi sorunların ve kavramların ilk önce dilsel analizini ve anlam analizini yapan Uygur, felsefi sorunlara bu çerçeve içerisinde yönelir. Özellikle Kuram-Eylem Bağlamı adlı çalışması, Uygur tarafından çözümleyici felsefenin kuram ve eylem arasındaki ilişkisi çerçevesinde felsefi sorunlara uygulanmasına belirgin bir örnektir. Yalnızca bu çalışması değil bunun yanında diğer birçok çalışmasında da bu yöntemi uygulamıştır. Çözümleyici felsefeyi bir yöntem olarak benimsemesinin nedenini de şu şekilde açıklar: “Bu öyle bir çözümleme ki her türlü toptancılıktan uzak kalmayı buyurur. Büyük tezlerin, alabildiğine geniş savların, her şeyi açıklamayı isteyen öne-sürmelerin engelleyicisidir. Çalımlı tümler sunmaktansa ayrıntılarda derinleşmeyi yeğ tutar….felsefece çözümlemenin başka bir özelliği de, ille kesinlik aramaması, kesin nitelemesiyle bezenmeyen vargılara bilgice değersiz gözüyle bakmamasıdır…çözümleyici tutumun, acelenin yol açtığı önyargıları alı koyan bir tutum olduğu unutulmamalıdır… doğrudan doğruya kavramlara yöneldiği için, polemik çeşitinden, söz dalaşmaları çeşitinden şeylere kapalıdır çözümleme.”7 Bu çözümleme tavrında dil önemli bir yer kaplar. Uygur için dil; “…insan olarak insan bilincini dile getirir; öyle ki, dilin hesaba katılmadığı yerde günlük yaşama ilişkin görünümlerin hepsi birden anlamını yitirir.”8 Dolayısıyla Uygur’un felsefe yöntemi bir yandan analitik felsefe ile şekillenirken diğer yandan fenomenolojinin etkisi ile yoğrulmuştur. O, “Soruları mantıksal-çözümleyici bir tutumla, fenomenolojik bir dilci felsefeyle işler.”9 Uygur kendi yöntemini oluştururken ve bu yöntem ile felsefe sorunlarına cevaplamaya çalışırken yöntem sorununun felsefenin en önemli sorunlarından biri 4 5 6 7

8

9

A. e. Nermi Uygur, Çağdaş Ortamda Teknik, YKY Yay., 2002, İstanbul, s.30 Nermi Uygur, Bunalımdan Yaşama Kültürü, s.319 Nermi Uygur, Kuram Eylem Bağlamı:Çözümleyici Bir Felsefe Denemesi, YKY Yay., 1996, İstanbul, s.18 Nermi Uygur, Dil, Kültür ve Eğitim: Çağdaş Batı Avrupa’daki Çokkültürlülük Üzerine Bir Derinleşme, Kültür Kuramı, Remzi Kitabevi Yay., 1984, İstanbul, s.17 Betül Çotuksöken, Nermi Uygur’un Felsefe Dünyasından Kesitler, Kabalcı Yayınevi, 1995, İstanbul, s.131

206

Can Karaböcek

olduğunun farkındadır. Uygur’a göre yöntem ve felsefe birbirlerinden ayrılmayacak bir bütündürler. “Felsefe yöntemiyle kendini yönlendirir; yöntemi felsefenin çekidüzenidir; bu düzenleniş de felsefenin kendisidir.”10 Dolayısıyla felsefeyi yöntemi ile birlikte görür.11 Bu nedenle de Uygur’un felsefe yöntemi aynı zamanda onun felsefe yapma biçimine gömülüdür.

Felsefe Tanımı Nermi Uygur, mutlak ve kesin bir felsefe tanımı yapmaktan kaçınmıştır. Bunun nedeni de yapılacak olan her türlü mutlakçı tanımın bir kısıtlama getireceğinden felsefenin çeşitlenmesini ve gelişmesini kısıtlayacağından duyduğu endişedir. Her tanım belirli şeyleri içerirken, diğerlerini dışarıda bırakır. Dolayısıyla mutlak bir tanım yalnızca belirli bir felsefi yaklaşımı felsefe sayacak diğerlerini ise tanımın yapısından dolayı felsefe dışı görecektir. Dolayısıyla “…belli bir tek felsefe tanımının, ya da birkaç tanımı toparlayan bileşik bir tanımın kölesi olmayalım; felsefeyi darlaştırmayalım: felsefeyi yeniliklere açık tutalım; felsefeyi ileriki olanaklara kapamayalım.”12 diyerek mutlak bir felsefe tanımı vermekten kaçınılması gerektiğini düşünür. Ancak yine de felsefenin yapısı ile ilgili şeyler söylemekten kaçınmaz. Uygur’a göre “Tuhaf mı tuhaf bir çalışma-alanıdır şu felsefe denen şey: çok kez bir sis bürümüştür ortalığı.”13 Felsefedeki bu belirsizliğin nedeni ise, felsefenin ne olduğuna dair verilen cevapların azlığında ve muğlâklığındadır. Uygur, bu bakımdan filozofun öncelikle felsefe nedir? sorusunu cevaplandırması gerektiğini düşünür. Temelde yatan bu soru cevaplandırılmadan felsefe hakkında bir netliğe ulaşılamaz. Bunun içinde felsefe sorularının yapısının aydınlatılması gerekir. Uygur, bu bakımdan felsefe sorusunun diğer sorulardan ayrılığını ortaya koymaya çalışır ve felsefe sorularının özelliğini vurgular. Felsefi “soruların hemen hepsi pratikteki yönelmelerin ötesinde yer alan sorulardır. Bu soruların varlığımızı ayakta tutmak veya yaşayışımızı düzenleyip işlemekle doğrudan doğruya bir ilgisi yoktur.”14 Dolayısıyla gündelik sorulardan faklıdır felsefe sorusu. Bir diğer özelliği de “felsefe sorusunun, ağırlığını kendi içinde taşımasında, günlük sorularla karşılaştırıldıkta, adeta kendisine yetmesindendir.”15 Gündelik sorularda dünyaya bağlılık söz konusuyken, felsefi sorularda dünyaya bağlılık söz konusu değildir. Çünkü “Algı uzanışlarımız evrende ne kadar yetesiye dalbudak salarsa salsın gerekli felsefi sorulardan vazgeçilemez… Evrendeki, dünyadaki yapıp etmelerin, dünya bilgilerinin tümü bir felsefe sorusuna cevap veremez; sorunun zemini doğ-

10

11 12 13

14 15

Nermi Uygur, “Felsefenin Yöntemi, Önyargılar ve Giderilme Doğrultuları”, Cogito, Sayı:3, 1995, İstanbul, s.101 A.e. Nermi Uygur, 100 Soruda Türk Felsefesinin Boyutları, Gerçek Yayınevi, 1974, İstanbul, s.15 Nermi Uygur, Felsefenin Çağrısı, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, 2. Bsk., 1971, İstanbul, s.3 A. g. e., s.6 A. g. e., s.8

Nermi Uygur’un Felsefe Anlayışı

207

rudan doğruya dünya değildir.”16 Bu anlamda felsefe sorularının gündelik sorulardan farkını belirtir. Felsefe sorularının tümünde ortak olan bir özellik olarak da, felsefe sorularının kavramların anlamını soran ‘nedir’li sorular olduğu belirtilir. “Nedir felsefe sorularının kuruluşunu belirler… Felsefe sorularındaki nedir dışa ait bir ek değil, felsefe sorusunu vareden temeldir.”17 Uygur’a göre tüm felsefe sorularını bu kalıba dökmek mümkündür. Bu türden felsefe sorularında amaç “bir kavramın yahut da kavram öbeğinin açıklanmasıdır.”18 Felsefe sorularının tümünü ‘nedir’li sorulara çevrilebilir olarak görmek; felsefeye görev olarak kavramların anlamlarını açığa çıkarmak, dilde o kavramın yerini belirlemek ve diğer kavramlarla anlam bağlarını sergilemeyi yüklemektir. Zaten Uygur için de “…felsefe sorusu, dünyaya-yönelmiş-olan-dilin-anlamında derinleşmeyi başlatır… “19 Uygur, felsefe sorularının cevapsız sorular olmadığını söyler. Ancak cevaptan herkesin üzerinde uzlaşacağı ve kabulleneceği mutlak bir cevabı kastetmez. “Bir felsefe sorusuna ilkece cevapsız bir soru gözüyle bakılamaz… Felsefedeki sorulara eksiksiz, genelgeçer, başka türlüsü tasarlanmayan, zaruri cevaplar bekleyenler, muhakkak hayal kırıklığına uğrayacaklardır.”20 Uygur için, felsefe soruları bilim sorularından ayrı olduğu için, bilimden beklenen güvenilirlik felsefeden beklenmemelidir. Bu açıdan doğa bilimlerine öykünerek felsefeden de böylesi bir yapı beklemek önemli bir yanılgıdır. Çünkü felsefe bilimlerin yaptığı gibi evrenin bir parçasını alıp olduğu gibi araştırmaz. “Felsefe evrenin kopyası değildir. Tüm öğeleriyle evreni işler felsefe…felsefe evreni felsefe’leştirmektir.”21 Uygur için, bilimsel düşüncede kesinlik yalnızca bir yanılgıdır. Doğa bilimlerinde bile kesinlikten söz etmenin çoğu kez zor olduğu düşünüldüğünde, bilimin kesin bilgilerle olan ilişkisi oldukça zayıftır. Bilimsel düşünce her zaman yanılma varsayımını kendi içinde taşımalıdır. “Bilim uygarlığını kesin bilgiler uygarlığı olarak yorumlayıp kavramak, yanılmaların belki de en zararlısıdır.”22 Uygur, felsefenin herkesin üzerinde uzlaştığı, son bulmuş, mutlak sonuçlara ulaşamamasını felsefenin yapısından kaynaklanan bir zenginlik olarak görür. “…felsefenin, ille de kısaca özetlenebilen sonuçlara, ya da çok kullanılan bir adlandırmayla tez’lere ulaştırması, bunun gerçekleştirilemediği durumlarda ortaya konanın, başarısızlıkla nitelenmesi, ne yönden bakarsak bakalım, bilim kafasıyla bağdaştırılamaz.”23 Uygur için felsefe, anlama ve yorumlama işidir. Bu açıdan herkesin üzerine uzlaşacağı, kabulleneceği bir cevap beklemek, felsefeye taşıyamayacağı bir yük yüklemektir. “…felsefedeki tek tek kuramlar, dolayısıyla tüm bir kuram olarak felsefe anlamak, yorumlamaktır. Anlamaya, yorumlamaya sınır konamaz ama.”24

16 17 18 19 20 21 22 23 24

A. g. e., s.15 A. g. e., s.17 A. g. e., s.20 A. g. e., s.21 A. g. e., s.37 Kaynardağ, Felsefecilerle Söyleşiler, s.152 Nermi Uygur, Yaşama Felsefesi, Ara Yay., 1989, İstanbul, s.97 Uygur, Kuram Eylem Bağlamı, s.153 A. g. e., s.70

208

Can Karaböcek

Bir anlama ve yorumlama işi olarak görülen felsefe de, dünya üzerine edinilmiş bilgilerin çözümlemesi ile görevlendirilir. Bu açıdan filozof da “…bu dünyanın gerçeklikleriyle uğraşan, bu gerçeklikler üzerindeki bilgilerin çözümlenmesinde başarılı çalışmalar ortaya koyabilen insandır.”25 Anlama ve yorumlama bu denli başat bir konuma yerleştirildiği için Uygur’un felsefe çalışmalarının baş konusu insandır. Yapıp etmeleri ile kullandığı dil ile yaşama tavrı ile insan hep başköşede durur. İnsanı ve onun dünyasını anlama ve yorumlama etkinliği olarak felsefenin söylemi “…şimdi ve burada olanı kavramaya ve ardından da kavramlaştırmaya çalışır; terimler ve bunların ardındaki kavramlar hiçbir zaman içi boş kalıplar, çerçeveler değildir. Ayrıca bu felsefi söylemde, tüm sınırları belirgin tanımlara da yer yoktur doğal olarak.”26 Uygur için, felsefenin işleyişini anlamak için temellendirme kavramına odaklanmak gerekir ve felsefede temellendirmenin yerini belirlemek gerekir. Bu açıdan felsefi temellendirme, diğer bilimlerindeki temellendirmeden farklıdır. Uygur için, “…felsefedeki temellendirmeler, matematik, mantık ispatlarından bambaşka bir kılığa bürünmüştür.”27 Felsefi açıdan temellendirmenin birinci şartı çabuk sonuçlara varmaktan kaçınmaktır. “Felsefede ise, kestirme, kısa yoldan yürüme, felsefeyi kapar… Derinleşme olarak felsefe temellendirmesi, soruda sorulanda, sorudaki odak kavramında durup kalmak, o kavramı deşmek, orada oyalanmaktır.”28 Bu bakımdan felsefede çabuk varılan cevaplara, kısa yoldan düşünmelere yer yoktur. Bu bakımdan, “Felsefe koşusunda en yavaş koşabilen kazanır. Ya da : bitişe en son varan”29 düşüncesini paylaşır.

Felsefe ve Felsefe Tarihi İlişkisi Uygur için, felsefe yapma ile felsefe tarihi arasında kopmaz bir ilişki vardır. Felsefe tarihini bilmenin zorunluluğunu şu şekilde vurgular: “…felsefenin bugününde ne yapmak gerektiğini bilmek isteyen, felsefenin dününü bilmek zorundadır.”30 Ancak Uygur’a göre felsefe ve tarihi ile olan ilişkide yalnızca felsefe tarihindeki görüşleri saplanıp kalmak ve bir felsefe anlayışıyla bunları ele almamak olumsuz bir özelliktir. “Felsefenin bugünündeki çalışmaların hepsini felsefenin dününe çevirmek, felsefenin gidişini sakatlar, felsefedeki yeniyi arama atılışını tökezler, felsefeye geleceği tıkar.”31 Dolayısıyla yaratıcı bir etkinlik olarak felsefe yalnızca dünü bilmekle yetinemez. Felsefeyi yalnızca felsefe tarihine indirgemek, bugün ve gelecek adına hiçbir şey sunmaz bizlere. Felsefe yapmanın en önemli şartlarından birisi kuşkusuz geçmişteki metinlerin incelenmesine dayanır. Ancak bu inceleme yalnızca açıklama düzeyinde olmamalı; filozof eleştiri 25 26 27 28 29 30 31

Nermi Uygur, Güneşle, Kitap Yay., 1969, İstanbul, s.144 Betül Çotuksöken, Felsefi Söylem Nedir?, Ara Yay. 1991, İstanbul, s.190 Uygur, Felsefenin Çağrısı, s.50 A.g.e., s.47 Ludwig Wittgenstein, Yan Değiniler, Çev. Oruç Aruoba, Altıkırkbeş Yay., 1999, İstanbul, s.29 Uygur, Felsefenin Çağrısı, s.165 A.g.e., s.176

Nermi Uygur’un Felsefe Anlayışı

209

ile bu metinlere yaklaşmalıdır. “Felsefe, büyük ölçüde, felsefe metinlerini okuyup anlamaya, eleştirmeye dayanmakta. Felsefe büyük ağırlığıyla kendi geçmişindedir… Geleceğiyle birlikte bugünkü felsefe, felsefenin geçmişine indirgenemez. Yalnızca geçmişi incelemek, tüm felsefeyi kuşattı mı felsefe diye bir şey kalmamıştır artık. Kendine özgü söyleyecek bir şeyi olan, geçmişle yetinmez.”32 Çünkü bugünün dünyasından felsefe tarihine yönelen kişi aynı zamanda kendi felsefe anlayışı ile bu tarihe yönelmelidir. Yaratıcı düşünce ancak bu sayede mümkün olabilir. Bu nedenle de filozof olan kişi aynı zamanda kendi felsefe anlayışı ile felsefe tarihine yönelmiş olan birisidir. “Felsefeyle uğraşan, çeşitli karışım ölçülerinden de olsa, felsefenin özelliğinden ötürü, ya filozof bir felsefe tarihçisidir, ya da felsefe tarihçisi bir filozoftur.”33 Dolayısıyla kendi çağını anlamak isteyen filozofun felsefe tarihine belirli bir bakış ile yönelmesi kaçınılmazdır. “Her filozofta değişik bir bugün ortamından geleceğe doğru uzanan bu etkenlik (ne biçimde olursa olsun) aynı zamanda felsefenin dününü araştırmakla kendini kurar.”34 Anlaşıldığı üzere felsefe yapmada felsefe tarihini bilmek kalkış noktasıdır. Dolayısıyla da felsefenin dünündeki görüşleri bir yana atmak, görmezden gelmek felsefe yapmayı imkansızlaştırır. “…felsefenin tarihine arka çevirmek, bozuk bir felsefe anlayışından doğar.”35 Uygur, felsefe tarihi ve felsefe arasındaki bu sıkı ilişkiyi dokuması onun felsefe anlayışı ile de ilişkilidir. Çünkü felsefe: “Dallı budaklı yönelmelerimizde, günlük yaşamda, bilim ve sanatta, din ve teknikte başvurduğumuz belli başlı sözleri (dolayısıyla bu sözlerle içinde yöneldiğimiz dünyayı) anlamları bakımından elden geldiği kadar açıklayıp eleştirme denemesidir…”36 Bu açıklama ve anlama denemesi içerisinde felsefenin bir kavram araştırması olduğunu düşünen Uygur için, felsefenin geçmişteki açıklama denemelerini göz ardı etmesi felsefenin kendisine aykırıdır. “Her felsefe başka felsefelerle hesaplaşmak, onlardan öğrenmek, onlarla yorumsal- eleştirel bağlar kurup sürdürmek zorundadır.”37 Ancak Uygur için, kavramların incelemesi, onları anlama ve yorumlama çabası olan felsefe her dönem kendi tarihini yeniden kurar. Bu bakıma felsefe tarihçisi yalnızca felsefedeki düşüncelerin bir dökümünü yapan kişi değildir. Kendi çağının kültür ve değerleri ile geçmişi sürekli bunlar ışığında kurar filozof-felsefe tarihçisi. Filozof kendi toplumsal, kültürel çerçevesi içerisinde felsefe yapar. Onun soyut kavramlarla uğraşıyor olması, felsefenin kültürel etkilenimlerden uzak olması demek değildir. “İşlediği sorular ne denli soyut olursa olsun, kültürtoplum çevresi, yetişimi, özlemleriyle birlikte, bil...


Similar Free PDFs