ULUSLARARASI İLİŞKİLERE GİRİŞ (özet) PDF

Title ULUSLARARASI İLİŞKİLERE GİRİŞ (özet)
Author Yasin YAYLAR
Pages 21
File Size 213.9 KB
File Type PDF
Total Downloads 96
Total Views 871

Summary

ULUSLARARASI İLİŞKİLERE GİRİŞ Editor: Şaban KARDAŞ- Ali BALCI Özet: Yasin YAYLAR 1. ULUSLARARASI İLİŞKİLER ÇAĞI Dış politikalarda 3 ilişki tipi vardır: 1.) Her siyasi kanun kendi kendine olduğu diğeriyle temasa geçmediği izolasyonu 2.) Üstün bir kurum altında toplanan hiyerarşik yapı 3.) Farklı biri...


Description

ULUSLARARASI İLİŞKİLERE GİRİŞ Editor: Şaban KARDAŞ- Ali BALCI Özet: Yasin YAYLAR 1. ULUSLARARASI İLİŞKİLER ÇAĞI Dış politikalarda 3 ilişki tipi vardır: 1.) Her siyasi kanun kendi kendine olduğu diğeriyle temasa geçmediği izolasyonu 2.) Üstün bir kurum altında toplanan hiyerarşik yapı 3.) Farklı birimlerin birbiriyle etkileştiği yatay ilişki Vestfalya sistemiyle artık Kilise Uluslararası İlişkiler (Uİ) alanın dışına itilecek, siyaset laikleşecek devlet Avrupa’nın meşru aktörü olacaktır. Bu sisteme geçilmesi ile hegemonik yapı sona ermiş, yatay ilişki (güç dengesi) dönemi başlamıştır. Fransız devinimi, egemenliği özgür insanların hak ve hukukunu korumayan halkının emeklerini çalan kralın elinden alıp, ulusa verdi: Ulusal egemenlik 7. yıl Savaşları ve Amerikan Bağımsızlık Savaşı’na verdiği destek, Fransız maliyesini oluşturan kral, yeni vergiler koydu. İtalya ayaklanarak Bastil hapishanesini bastı ve İnsan ve Vatandaşlık Hakları bildirgesini yayınladı. Mutlak monarşi yerine cumhuriyet kuruldu. Ancak Napolyon Bonapart ile eski düzene dönüldü. Sonuçta J.J Rousseau ulusçuluğu savunmuş olsa da istediği sistem Fransa’da değil Amerika’da kurulmuştur.

2. 20.YY. UA SİYASET Küba Krizi → Yumuşama → Silahsızlanma → SSCB’nin Afganistan’ı işgali → Rusya’nın Başkan Seçimi→ 2.Soğuk Savaş Doğu Sorunu temelde “Osmanlı dağılırsa Balkanlarda ne olacak?” sorusunu sormuştur. Moskova Büyükelçisi Kenan’ın yazdığı Mr. X makalesi SSCB’nin gücünü kırmaya yönelik “çevreleme” (containment) politikasına gidilmesine engel olmuştur. Churchill, SSBC için Baltıklardan Adriyatik’e kadar demir perde indiğini belirtmiştir. 1955 Bandung Konferansı: Endonezya’da toplanan, Tito, Nehru, Sukarno, Nasur, iki kutuplu dünyada kutup seçmeye karşı çıktılar. Helsinki Nihai Senedi ABD ile SSBC’nin insan hakları konusunda anlaşmazlığa düşmesine neden olmuştur. ABD, “Sen insan haklarına saygısızsın.” Derken; Rusya, “Sen iç işlerime karışıyorsun.” iddiasında bulunmuştur. Yumuşama → AGİK → Helsinki Nihai Senede →HRW

1

3. SOĞUK SAVAŞ SONRASI

Hegel

Fukuyama

Tezlerin Çatışması

Tarihin Sonu

Huntington Medeniyetler Çatışması

Fukuyama, Soğuk Savaşın sona ermesi ile en iyi düzenin liberal demokrasi düzenin olduğunu iddia etmişti. Huntington, Medeniyetler Çatışması tezinde artlı devletlerin değil İslam+ Konfüçyüs x Batı Dünyası gibi çatışmaların yaşanacağını belirtmiştir. Medeniyet bütünlüğü en fazla olan torn countries Türkiye, Rusya, Meksika etkilenecektir. Washington Konsepti(1999) ile insani durumlarda NATO müdahale edebilir diyen alan dışılık kuralı devreye girmiştir. Büyük Satranç Tahtasında Carter’in danışmanı Brzezinski, ABD’nin hegemonyasının devamı için Avrasya’da varlık göstermesi gerektiğini belirtmiştir. Oğul Bush’un “Şer ekseni” kavramını kullanıp durmasına rağmen Kyoto, UCM, ABM’den çekilmesi tezat oluşturmaktadır.

4. UA SİSTEMDE TÜRKİYE 19. yy Osmanlısında diplomasi önemlidir. Çünkü gücüyle işlerini halledemediği için güç dengesi izlemeye başlamıştır. Türkiye Cumhuriyeti ise diplomasiye önem vermesinin yanında, batıcı ve statükocudur.

TEORİ 1. ULUSLARARASI İLİŞKİLER DİSİPLİNİN DOĞUŞU Disiplinin: 1. 2. 3. 4.

Hangi aktörlerle ilgilendiği = Ontoloji Bilginin doğası ve kaynağı = Epistemoloji Disiplinin temel kavramları = Terminoloji Hangi yöntemlerin kullanıldığı = Metodoloji

İdealizmde Grotious, Locke, Wilson etkilidir. UA hukuk, UA ticaret, UA örgütlenme, Açık diplomasi, silahsızlanma, self-determinasyon, savaşların önlenmesi amaçlanmıştır. MC Kellog-Briand Deniz silahsızlanması başarılarıdır. Realizmde Tukyides, Hobbes, Makyavel, Carr etkilidir. Caydırıcılık, ulusal çıkar, güvenlik, güç dengesi amaçlanmıştır. Davranışsalcılık, 1950’den 1970’e kadar etkilidir. Felsefe ve Tarih yerine belirleyici yöntemlerin kullanılması gerektiğini belirtir. UA ilişkilerde düzenlilikler olduğu ve geleceğin kestirilebileceğini iddia eder. Bunun için; oyun teoriler, içerik, analiz, sistem modelleri, simülasyon gibi temel yöntemler kullanılır. 2

Disiplindeki Büyük Tartışmalar: 1.Tartışma: İdealizm-Realizm 1919-1950 2.Tartışma: Gelenekselcilik-Davranışsalcılık 1950-1970 3.Tartışma: Neoralizm + Neoliberalizm-Yapısalcılık 1960-1980 4.Tartışma: Pozitivizm – Post-pozitivizm 1980 Çevre sorunları, kimlik, insan hakları, güç, cinsiyet sorunlarının artık görünür hale geldiği yıldır. Disiplindeki Anglo-Saxon hegemonya nedeniyle teoride realizmin, bilge çalışmalarında oryantalizmin hâkimiyeti vardır. Uluslararası İlişkilerde Pozitivizm, bilimsel verilere dayalı, neden-sonuç ilişkisi bulunan, belirli düzenliliklere sahip, nesnel bir disiplin olabileceğini iddia etmiştir.

2 REALİZM İnsan özünde kötüdür ve çevresine hâkimiyet kurmak ister. UA sistem anarşik olduğu için (self-help) kendi başlarının çaresine bakarlar. Devlet temel aktördür ve hayatta kalma, gücünü artırma, güvenliğini sağlama çabasındadır. Atina ve Sparta, Atina güç dengesini bozduğu için savaşmıştır. Klasik realizmde devlet güvenlikte olmak için gücünü artırır. Bu durum karşı tarafı tehdit eder, o da artırır. Böylece güvenlik ikilemi oluşur. Tekrar güç dengesi için çabalarlar. Neo-realizm ise devlet davranışlarını aktörlerin bilinçli ve rasyonel tercihleri olarak tek başlarına gerçekleştirdiğini düşünmez. Bunu sistem onlara dayatır. Neo-realizme göre de UA sistem anarşiktir ama bu normaldir. İç siyaseti hiyerarşi düzenlerken, dış siyaseti anarşi düzenler. Öyle ki bu mantığa göre silahlanma barışı getirir. Herkeste nükleer olursa, kimse savaşmaya cesaret edemez. Neo-klasik realizm, en çok aktöre önem verir. 3 LİBERALİZM Faydacı bir mantığa sahip olan liberalizme göre, insanın önceliği, zenginliği amaçlanır. Bunun için serbest piyasayı önerir. Devlet müdahalesinin son kertede bireye zarar verdiğini belirtir. Temel kavramları:       

Bireyin önceliği Evrensel insan hakları İlerlemecilik ve gelişme (herkes liberal olacak) Modernizm Hukukun sistemliği Serbest piyasa/ serbest ticaret Faydacılık 3

 

Karşılıklı bağımlılık Çoğulculuk

Özetle, İdealizm olması gerekeni söylerken realizm var olanı söyler, yüksek politika-alçak politikaya karşı çıkar. Liberalizme göre halkın ihtiyaçlarına devletin karşıladığı ve vergilendirme olmayan ülkelerde halk hesap da soramaz.

4 İNŞACILIK Hem rasyonalist hem de post-pozitivist terimlerden yararlanır. Algı çok önemlidir. Aktörün neyi tehdit olarak algıladığı tehdidin kendinden daha önemlidir. Wendt “dostun anarşisi, düşmanın anarşisinden farklıdır” der. Buna göre devletler önce kim olduklarına (kimlik) karar verirler sonra ona göre davranışlarını belirlerler. Örnekse, ABD’nin Kanada’nın askeri gücü ile Küba’nın askeri gücü farklı anlamlar ifade eder. UA sistemde olan biteni anlamak için devletlerarasındaki ilişkiyi analiz etmek gerekir. İnşacılık, orta yolcu bir kurumdur. Hem rasyonalist, hem de pozitivist teorilere yakındır. Yani hem veri kullanımına önem verir, hem de kimlik ve algı gibi değerlere önem verir.

5 İNGİLİZ OKULU Realizm ve liberalizm arasında bir yaklaşıma sahiptir: UA sistem ne sadece çatışma demektir ne de dünya devleti kurulabilir. Ne Hobbes’un “savaş hali” ne de Kant’ın “ebedi barışı” vardır. Savaş olsa dahi uygulanan savaş hukuku aslında UA bir toplumu olduğunu göstermektedir. İngiliz okulunun temel argümanları: 1. UA ilişkiler sadece güç, çıkar, çatışma değil aynı zamanda hukuk, ahlak ve adalet demektir. 2. Disiplinin zenginliği gelenekler arası diyalogdan gelir. 3. Devletler UA ilişkilerde temel aktördür. 4. UA sistemde hem anarşi hem de bir düzen vardır. 5. Savaş gibi olumsuzluklar olsa da egemenliğe saygı hala bir UA toplumun olduğunun göstergesidir. Hedley Bull’a göre 5 UA kurum: Diplomasi, savaş, UA hukuk, büyük güçler ve güçler dengesi (Kurumsalcı mantık). Devletler ulusal amaçları doğrultusunda diğer güçlerle ilişki kurar. Diplomasi, savaşı önler. Egemenliğin bozulması, emperyal güçlerin ortaya çıkması UA sisteme zarar verir. Çoğulculuk (pluralist) : Egemen devlet UA düzen, insani müdahale olmaz. Dayanışmacılık (solidarism) İnsan hakları, UA adalet, insani müdahale.

4

6 MARKSİST TEORİLER Devlet merkezli anlayışı reddeder. Toplum merkezli yaklaşım devletlerarası ilişkiler hiyerarşiktir. Ayrıca savaşlar benzer toplumlar arasında olurken; devletler içinde çatışmalar, farklı sınıflar arasında olmaktadır. Uİ anarşik → yatay → (ulus devlet) Marksizm = hiyerarşik → dikey → (ezen ezilen) Wallerstein’ın önerdiği Bağımlılık Teorisinde çevre, yarı çevre ve merkez kavramları yer alır. Merkez: İleri teknoloji, ar-ge, kalifiye eleman, güçlü siyasi yapı, sermaye bulunur. Çevre: Bol hammadde, ucuz iş gücü, sanayileşmemiş Yarı çevre: Ara mal üreticidir

7 ELEŞTİREL TEORİ Pozitivizm sonrası pek çok teoriyi kapsar. Bunlar; Feminizm, İnşacılık, Post-modernizm, Tarihsel Sosyoloji gibi. Özgürleşmeye yönelik bir toplumsal eleştiridir. Karl Grünberg’in kurduğu Frankfurt Okulu ve önemli düşünürlerden Habermas buna dâhildir. Modernite tamamlanmamış bir süreçtir. Habermas’a göre teknik modernleşme tamamlanmış ancak bu insanı özgürleştirememiştir. Linklater, ne realizm Marksizm demiştir. Onun yerine kendi eleştirel teorisini geliştirmiştir. Cox’a göre “ teori her zaman birisi ya da bir amaç içindir.” Eleştirel teori özgür, eşit ve adil bir dünya ister. Ama liberalizm istemez. Liberalizmde zenginlik sadece belli bir kesim içindir. Eleştirel teori, kapsayıcı bir ekonomik ve demokratik yapılanma düşler.

8 POST-YAPISALCILIK Post-yapısal düşünce modernite anlayışına karşıdır. Rasyonel aktör, egemen devlet, anarşi ve pozitivist metodolojiye de karşıdır. Kul gibi yönetilmek yerine, aktif katılımlı yönetimi savunur. Temel kavramları:      

Yapı-söküm: Kelimelerin altında yatan anlam Meta_anlatı: Masal anlatmayı kes. İktidar ilişkileri Geneoloji(soykırım) Söylem: Uluslararası tabiri dolu bir söylemdir. Yani uluslar vardır. Metinler arasıcılık: Her şey zıddıyla bilinir ve sözcüklere yüklenen anlamlar önemlidir.

5

Post-yapısal düşünce, iç ve dış politika ayrımını reddeder. Derrida, Der Derrian, Faucault, Ashley, Wallker, Campbell, akımın önde gelen düşünürlerdir.

9 FEMİNİZM Feminizmde üç dalga: 1.Dalga → Oy hakkı ve siyasi hak talepleri (19. Yy) 2.Dalga → Erkek egemenliğini kısıtlama, iş eşitliği, üreme özgürlüğü (1960) 3.Dalga → Gender kavramı üzerinden kimlik savunusu (1990) La Haye Savaş Suçları mahkemesi, tecavüzü sadece siyasi saikla yapıldığında suç kabul etmiştir. Yani cinsel saikla değil, etnik temizlik amacıyla yapılırsa suç sayılıyor. Akımın önemli düşünürleri Elshtain, Enloe, Sylvester, Tickener’dır.

10 POST-KOLONYALİZM Post-yapısalcılık ile benzer yönleri vardır. Her ikisi de Batı dünyasının, dünyanın geri kalanına anlatmaya çalıştığı meta anlatıya karşı çıkar. Bu anlatıların iktidar ilişkilerine nasıl hizmet ettiğini göstermeye çalışır. Milliyetçi hareketler sonucunda bağımsızlığını kazanan 3. Dünya ülkelerinin, ne kapitalist ne de sosyalist bloğu benimsemeleri yeni bir grup oluşturmalarına yol açmıştır. Akımın önde gelen düşünürlerinden Fanon, “sömürgeciliğin temelinde ötekinin insan olmadığı anlayışı yatar” der. Bunun için insancıl olan Batı onları ıslah etmek ister. Bir diğer düşünür Said, doğu ve batıyı farklı gösterip şarkiyatçılık ayağıyla sömürgeleştirme yoluna gidildiğini belirtir. Ona göre şarkiyatçılığın iki temel fonksiyonu vardır: 1. Doğu’yu farklı göstermek, 2. Doğu’yu sömürgeleştirmeyi meşru kılmak.

11 NORMATİF TEORİ Siyaset teorisi ve ahlak felsefesine temellendirilen bir yaklaşımdır. Plato, Aristo ve Diyojen’e dayandırılır. Uluslararası ilişkilerin ahlaki boyutuyla ilgilenir. Morgenthau, Kennan ve makyavel’in aksine ahlaka önem verir. Normatif teorinin geç gelişmesi Soğuk Savaş döneminin sonuna kadar egemen olan pozitivizm ile alakalıdır. Pozitivizm ölçülemeyen ve değerlerle ilgili olan ahlaka bu dönemde yaşam hakkı tanınmamıştır. Soğuk Savaşın bitmesiyle, post-modernizm gelmiş ve insan hakları, ahlak, göçmenler, çevre kirliliği de önemli hale gelmiştir. Ve normatif teori gelişmiştir.

6

→ Normatif Teoride Kozmopolitanizm ve Toplumculuk Farkı: 1. 2. 3. 4. 5.

Birey ve mantık önemli _Toplum ve devlet önemli Evrensel değerler _Yerel değerler Ortak ahlaki ilkeler vardır _Yoktur. Farklı toplumların farklı değerleri var. Ahlaki değerler standarttır _Ahlaki değerler kültüreldir. Bu ilkelere uymamak insanlık suçudur. _Böyle bir şey emperyalizme yol açar.

12 BATI MERKEZLİ OLAMAYAN AKIMLAR Robert Cox, “her teori bir kişi ya da bir amaç içindir.” der. Sadece Realizm ve Liberalizm, dünyayı açıklamakta yetersiz kalmakta, dünyanın geri kalanında yer alan fikir ve kültür dünyasından faydalanılamamaktadır. Robert Cox’un ifadesine göre teori inşası siyasi bir durumdur. Güçlünün çıkar ve anlayışını savunan, teorilerdir.

KAVRAM 1. DEVLET Şehir devletleri, ligleri, imparatorlukları ve diğer devlet birimlerini yenerek ortaya "ülkesel devlet" çıkmıştır. Uluslararası ilişkilerde temel teorik tartışma pozitivist ve post pozitivist olarak kısaca ikiye ayrılır. Pozitivizm, devleti verili kabul eder ve yüceltir. Devlet yoksa uluslararası ilişkiler de yoktur. Post-pozitivist düşünce ise pozitivizme karşı çıkarak devleti somutlaştırır. Eleştirel bir yaklaşımla devleti irdeler. Realist devlet anlayışı: Devletler birbirleriyle rekabet içinde olan ve çıkarlarını kollayan rasyonel, özerk türlerdir. Liberal devlet anlayışı: Devlet farklı grupların çıkarını temsil eder çoğulcu bir yapıdır. Realizm dediği gibi kapalı, otonom ve monolitik bir yapı değildir. Eleştirel devlet anlayışı: Tarihsel Sosyoloji, inşacılık, Feminizm yeşil teori, post-yapısalcılık gibi teorileri içerir. Bireye önem vererek rasyonalist bir devlet yerine "toplumsal bir devleti" önerir. Weber göre belirli bir topraksal alanda fiziksel gücün meşru kullanımı tekelinde bulunduran yapıdır, devlet. Eleştirel kurama göre, egemenlik söylemi devletin içini yekpare göstererek kapalı bir siyasal yapı kurmakta ve baskıcı olmaktadır. 2. GÜÇ Güç terimini ilk kullanan Thukydides’tir. Peleponez Savaşını tanrıların laneti değil, Atinalıların güçlenmesinin, Saparta üzerinde yarattığı tehdit algısından kaynaklandığını belirtir. Bu açıklama güçler dengesine ilham vermiştir. Melian diyalogunda Atina, yanında savaşa katılmasını istediği Melosluları razı edemeyince, adayı ele geçirir ve halkı kırar. Thukydides burada “güçlüler yapabildiklerini yapar, zayıflar ise yapmaları gerekeni yapar” demiştir. 7

Güç, bir devletin başka devletin davranışını değiştirme yeteneğidir. Robinson Crusoe için, Cuma’yı bulana kadar güçten bahsedemeyiz. Uİ gücün kullanımı, tehdit/cezalandırma, ödüllendirme, yumuşak güç tehdit/cezalandırma, daha ziyade realizmde kullanılır. Caydırma, zorlama, kuvvet kullanma vs. ödüllendirme, işbirliği kavramlarında liberal bir yansıma vardır. Yumuşak Güç, Josep Nye’in popüler ettiği, doğrudan güç kullanmayı değil, gücün cazibesiyle devletleri etrafına çekmeyi amaçlar. Post-modernizmde Crusoe’nin Cuma ismini vermesi ona kimlik verme ve tahakküm etme anlamı taşır. Realizm materyal güce önem verse de Wendt buna katılmaz. Kuzey Kore’nin çok az nükleeri varken güçlü olan İngiltere’den çok daha büyük bir tehdit algısı oluşturur. Çünkü kimlik önemlidir.

3. JEOPOLİTİK McKinder göre coğrafya, dünya hakkında faydasız bilgi toplamak için değil, devlete pratik fayda sağlamak için çalışmalıdır. McKinder’in Kara Hâkimiyeti Teorisine göre Heartland’a (Doğu Avrupa)hükmeden Dünya adasına hükmeder, ona hükmeden Dünya’ya hükmeder. Organik devlet düşüncesi, Darwin’den etkilenen Ratzel tarafından geliştirilmiştir. Güçlünün yaşamını sürdürdüğü, zayıfın elendiği dünya düzenini kasteder. Coğrafi determinizm, her şeyi coğrafya belirler mantığındadır. Yani coğrafyanın kölesiyiz! Eleştirel Jeopolitik, Jeoplotizm tek tıp olmadığını ve farklı amaçlara hizmet ettiğini söyler. Bilimsel Jeopolitik, siyasi fayda sağlarken, popüler jeopolitik medya da yer alan halidir. Formel jeopolitik ise bilim için kullanılanıdır. Türkiye bir köprüdür: Siyasette kullanımı, filimler de romanlar da geçerken ve asıl anlamındadır. Eleştirel jeopolitiğin göreviyse köprü kavramının basit bir coğrafi tanımlama olmadığını göstermektedir. Klasik jeopolitik emperyalisttir. Mahan→ Deniz ve suyolları Ratzel→ Organik devlet McKinder → Kara, Ses Haushoffer→ kara gücü Spykman→ kenar, kuşak Kennan→ çevreleme Sovyet ve Amerikan liderler→ 3. dünya Brezinski→ Satranç tahtası Gorbaçov→ Yeni Dünya Düzeni Fukuyama→ Tarihin sonu Huntington→ Medeniyetler Çatışması 8

4. DIŞ POLİTİKA ANALİZİ Dış politika Analizi (DPA) farklı düşünceleri birleştiren ve buna göre devletlerin dış politika kararlarını inceleyen bir alandır. DPA, aletin ve birim odaklıdır. Liderler ve kamuoyu da göz önünde bulundurulur. DPA, dış politik karar almadan daha kapsamlı bir incelemeye gider. Analiz Düzeyi kavramını David Singer ortaya atmıştır. Buna göre üç analiz düzeyi: Birey, Devlet, Sistem olarak ayrılır. Birey, Liderlerin dünyayı nasıl algıladıkları; Devlet, Dış işleri bakanlığının ya da TSK’nin; Sistem, Devletlerarası düzeydir. Devletin içyapısına ve lidere önem verir. Analiz düzeyinin çıkmazlarından biri sadece lideri incelersek sistemi ve içyapıyı, kamuoyunu göz ardı ederiz. Sadece sistem düzeyinde incelersek, lideri ve kamuoyunu yok saymış oluruz. Bu düzeyleri karşılaştırırsak daha sağlıklı bir sonuç elde edilebilir.

5. DİPLOMASİ Diplomasinin temel amacı ülke çıkarlarını silaha, mahkemelere ve propagandaya başvurmadan çözmektir. Yani konuşarak anlaşmaktır. Diplomasinin İtalyan kent devletlerinde geliştiği varsayılır. Birbirleriyle yenişemeyen eş güçteki devletler, konuşarak anlaşmaya karar vermişlerdir İlk diplomatik anlaşma Hititler ve Mısırlılar arasındaki Kadeş Antlaşmasıdır (MS 12. yy). Vestfalya barışı ilk çok taraflı diplomasi ve konferans diplomasisi örneğidir. Bundan sonra her savaştan sonra barış için konferans toplanması adet olmuştur. Papalık temsilcisinin çağrılmaması bir ilktir ve laikleştiğinin delilidir. Osmanlı, III. Selim’e kadar Avrupalı Kral ve imparatorları sadrazamı denk tutmuş, diplomatik ilişkiye geçmemiştir. UA Sistemin Yapısı: 

   

Güç Dengesi (1648-1914): Çok sayıda yenişemeyen devlet vardır. Savaş diplomasisi yaygındır. Çok kutupluluk (1914-1945): Çok sayıda büyük devlet vardır. Savaş diplomasisi yaygındır İki kutupluluk (1945-1962): İki süper güç etrafında kümelenen devletler vardır. İttifaklar ve bloklaşma vardır. Diplomaside manevra alanı dardır. Çok merkezlilik (1963-1989): İki süper güce rağmen onun liderliğini kabul etmeyen (Çin ve bağlantısızlar gibi) devletler vardır. Çok taraflı diplomasi vardır. Tek kutupluluk(1991- ): Tek bir egemen vardır.

Troçki, diplomasiyi tüm dünya sosyalistleşmesine giden yolda bir araç olarak görmüştür. Demokratik yönetimler BM’ye girerek diplomasinin gerekliliğini kabul etmişlerdir. Zirve diplomasisi, ülke liderlerinin bizzat görüşmesi yoludur. UA kamuoyu ilgisi nedeniyle meşrutiyet artırıcıdır. Kamu diplomasisi ise yatay bir ilişki sayesinde karşı tarafı ikna söz 9

konusudur. Örneğin, Kıbrıs politikasında bir Polonyalıyı ikna eden Erasmus örgencisi bir Türk gibi. Kamuoyu bireylerinin diploması yürütmesidir.

6. KİMLİK Kimlik yaklaşımları: Özcü yaklaşım: Siyasi kimlikler verili ve sabittir. İnşacı yaklaşım: Siyasi kimliklerin aktörlerin kendilerini nasıl tanımladıklarına bağlıdır. İnşacılar göre kimlik bazen çıkar için kullanılır. Türkiye’nin batılığını tescil etmek için NATO’ya üye olması gibi. İnşacılar kimliklerin tehdit algısına göre şekillendiğini belirtir. İngiltere’nin nükleeri tehdit değilken, İran’ınkinin tehdit olması gibi. Araçsal yaklaşım: Kimlik siyasi elitler tarafından siyasi çıkarlara destek için kullanılır. Realistler, kendileri yanında olanları benzer, karşılarındakini ise yabancı kabul ederler. İsrail ve Japonya’nın batılı sayılması gibi. Liberallere göre kimlik, iç siyasetteki güç dengesini yansıtır.

7. İTTİFAKLAR Realizm göre yeryüzünde tek bir insan varken barış ve huzur vardı. İkincisiyle birlikte savaş, üçüncüsüyle ittifak başladı. Güç dengesi teorisiyle Walt, güçlüye karşı zayıfla ittifak kurulmalıdır. Güçlüyle kurmak, onu hege...


Similar Free PDFs