Peter L. Berger & Thomas Luckmann - Gerçekliğin Sosyal İnşası_ Bir Bilgi Sosyolojisi İncelemesi.pdf PDF

Title Peter L. Berger & Thomas Luckmann - Gerçekliğin Sosyal İnşası_ Bir Bilgi Sosyolojisi İncelemesi.pdf
Author Şirin Çağlar
Pages 305
File Size 5 MB
File Type PDF
Total Downloads 128
Total Views 984

Summary

Paradigma'nın Gündemndekiler Hans Georg Gadamer, Hakikat ve Yöntem (lll Cilt) Kant, af Aklın Eleştiisi G. St ei ner, Babil'den Sonra: Dilin ve Tercümenin Boyutlan Joseph Rouse, Bilgi ve İkidar/Bilimin Politik Felsefesine Doru M. Sheikh, İslm Fee fesi Teimleri özlüğü Richard Bemstein, Objekt...


Description

Paradigma'nın Gündemindekiler Hans Georg Gadamer, Hakikat ve Kant,

Saf

Yöntem (lll Cilt)

Aklın Eleştirisi

G. St ei ner, Babil'den Sonra:

Dilin ve Tercümenin Boyutlan

Joseph Rouse, Bilgi ve İktidar/Bilimin Politik Felsefesine Doğru M. Sheikh, İslam Felse fesi Terimleri Sözlüğü

Richard Bemstein, Objektivizmin ve Rölativizmin Ötesinde: Bilim, Herrneneutik ve K. M. Wheeler, Romant izm, Pragmatizm ve Dökonstrüksiyon

Robert,

A.

Nisbet,

Sosyolojik Gelenek

Hugh J. Silverman, Tekstüaliteler

W. J. Wainwright, Din Felsefesine Giriş S. Priest, Zihin Felsefesine

S.

Z.

Giriş

Hünler, Spinoza'nın H ayatı

Allan Janik ve Stephen Toulmin, Wittgenstein'ın Viyanası

Ü. Tatlıcan, Zaman, Mekan, Toplumsal Ralph

Değişme

Waldo Emerson 1 Denemeler ve Konuşmalar

Paul de Man, Okuma Alegori leri

W. T. Jones,

Batı Felsefesi Tarihi (III, IV ve V. Cilt)

Dermont Moran, Fenomenolojiye Giriş

Praxis

Peter Berger & Thomas Luckmann

Gerçekliğin Sosyal İnşası Bir Bilgi Sosyolojisi incelemesi

(1)

Poradtgma

Gerçekliğin Sosyal İnşltsı/Bir Bilgi Sosyolojisi İncelernesi Peter Berger

& Tlıonıas

Lucknıaıııı

Özgün Adı TIIP Social

Coııstructioıı

of Reality/ A Treatise in tire Socio!ogy of Kııowledge

(1966)

Çeviren Vefa Saygın Öğütle

Editör Sabalıattin Yıldız

Bu kitabın yayın haklan mahfuzdur ve Paradigma Yayıncılık'a aittir; hiçbir bölümü yayın­ cının izni olmaksızın fotokopi ve kompüter dahil hiçbir elektronik ya da mekanik araçla ye­ niden üretilemez, çoğaltılamaz ve yayınlanamaz.

1. Basım, Ocak 2008 Baskı Bayrak Matbaacı/ık Davutpaşa Cad. No. 14/2 MB İ�merkezi-Topkapı/İstaııbul

Dizgi-Mizampaj Hülya A�kııı Bileıı

Kapak Miııyatür

ISBN: 97B-975-7B19-44-B

Paradigma Sosyoloji Serisi: 9 1. Sosyoloji; 2. Fımonıeııolojik Sosyoloji;

3. Bilgi Sosyolojisi; 4. 6. Güııdelik Hayat; 7.

PARADİGMA

Sosyolijasyoıı; K11rumla�nıa;

5. Dil; B. Me�rulaştırma

YAYINCILIK

Alemdar Mah. Çatalçeşme Sak. YücerHan No: 42/3-5- 34110 Cağaloğlu/İSTANBUL Tel: (O 212) 526 81 52 Faks: (0 212) 526 81 52

Peter Berger & Thomas Luckmann



Gerçekliğin Sosyal Inşası Bir Bilgi Sosyolojisi incelemesi

Çeviren Vefa Saygın Öğütle

(l)�radlgma Istanbul 2008

Içindekiler

Ç

o

.. ..

.

IX

.............. ......... . . . . . ............................... .................. ...... .

XI

.

.

evırenın

nsozu...........................................................

Onsöz

Giriş: Bilgi Sosyoloj isinin Problemi....................................

1

BİRİNCİ BÖLÜM Bilginin Gündelik Hayattaki Temelleri.................

29

1. Gündelik Ha yatın Gerçekliği..................................

31

2. Gündelik Hayattaki Sosyal Etkileşim....................

44

3. Gündelik Hayatta Dil ve Bilgi................................

52

İKİNCİ BÖLÜM NesneUObj ektif Gerçeklik Olarak Toplum..........

69

1. Kururnlaşm a. ..................... ...... ..... .............. ............

71

Organizma ve Faaliyet................................................

71

.

..

Kurumlaşmanın Kökleri.............................................. Tartulaşma ve Gelenek ................................................ Roller............................................................................

80

100

106

Kurumlaşmanın Kapsamı ve Kurumlaşma Tarzları...

116

2. Meşrulaştırma............................................................

135

Sembolik Evrenierin Kökleri........................................

135

Evren-İdamesinin Kavram Aygıtları Evren-İdamesine Yönelik Sosyal Örgütlenme............

151

168

VIII

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Öznel/Subj ektif Gerçeklik Olarak Toplum.......... 187 1. Gerçekliğin İçselleştirilmesi .................................... Asli Sosyalizasyon..................................................... . .

Talf Sosyalizasyon .......................................................

189 189

201

Öznel Gerçekliğin İdtime Ettirilmesi ve Dönüştürülmesi........................................................

213

2. İçselleştirme ve Sosyal Yapı.................................... 236 3. Kimlik Teorileri......................................................... 250 4. Organizma ve Kimlik...............................................

259

Sonuç: Bilgi Sosyoloj isi ve Sosy oloj ik Teori...................... 267

İndeksler: Konu indeksi..................................................................... İsim indeksi.......................................................................

277 287

Çevirenin Önsözü

Bu çeviri çalışmasının her sahnna göz nuru döken; de­

ğerlendirme ve önerileriyle olmazsa olmaz katkılarda bulu­ nan Bekir BALKIZ' a teşekkürü bir borç bilirim. Pek çok terimin ve cümlenin çevirisindeki doğum san­ cılannı birlikte çektik; bilen bilir ...

XI

..

Onsöz

Elinizdeki kitap, bilgi sosyolojisinde sistematik ve te­ orik bir çalışma olarak tasarlanmışhr. Bu yüzdendir ki, bu disiplinin gelişimine dair tarihsel bir inceleme sunma veya sosyolojik teorinin şu ya da diğer gelişimierindeki farklı şahsiyetlerin yorumuyla uğraşma veyahut da bu şahsiyetle­ rin ve gelişimierin birkaçı arasında nasıl bir senteze ulaşıla­ bileceğini gösterme amacı taşımamaktadır. Bu çalışmada, herhangi bir polemik niyeti de sözkonusu değildir. Başka teorik pozisyonlara dönük eleştirel yorumlara, sadece mev­ cut argümanı açıklığa kavuşturmada iş görebileceği du­ rumlarda (ki o da metnin içinde değil, dipnotlarda) girişil­ miştir. Argümanın esasının, İkinci ve Üçüncü Bölümlerde 'Objektif (nesnel) Gerçeklik Olarak Toplum' ve 'Sübjektif (öznel) Gerçeklik Olarak Toplum' olduğu görülecektir. İkinci Bölüm, bilgi sosyolojisinin problemlerine dönük te­ mel anlayışımızı içerirken, Üçüncü Bölüm'de bu anlayış, sübjektif bilinç düzeyine uygulanmakta ve bu münasebetle, sosyal psikolojinin problemleriyle teorik bir köprü kurul­ maktadır. Birinci Bölüm ('Gündelik Hayattaki Bilginin Te-

XII

melleri'), en iyi biçimiyle, gündelik hayatın gerçekliğinin fe­ nomenolojik bir analizi aracılığıyla esas argümana felsefi bir giriş olarak tanımlanabilecek olan hususları içermektedir. Sadece asıl sosyolojik argümanla ilgilenen okur, bu bölümü atlamak isteyebilir; ancak bu noktada onu, argüman boyun­ ca kullanılan belirli anahtar kavramların Birinci Bölüm' de tanımlandığı hususunda uyarmak gerekir. Her ne kadar tarihsel bir ilgi taşımasak da, kendi bilgi sosyolojisi kavrayışımızın, disiplinden bugüne kadar ne an­ laşılmışsa ondan neden ve ne şekilde farklı olduğunu açık­ lamaya kendimizi mecbur hissetmekteyiz. Bunu da Giriş'te yapıyoruz. Kitabın sonunda ise, genelde sosyolojik teori ve kimi empirik araştırma alanları açısından gerçekleştirdiği­ miz bu girişimin 'semeresi' olduğunu düşündüğümüz şey­ lere işaret etmeye dönük bazı son müHihazaları yerine getir­ mekteyiz. Argümantasyonumuzun mantığı, belirli ölçüde kaçınıl­ maz tekrarlar içermektedir. Bu yüzden, Birinci Bölüm'de fe­ nomenolojik tırnak işaretleri içinde görünen bazı problem­ ler, İkinci Bölüm' de bu tırnak işaretleri kaldırılmak ve bun­ ların empirik oluşumlarıyla ilgilenmek suretiyle tekrar ele alınmışlar ve akabinde Üçüncü Bölüm'de, sübjektif bilinç düzeyinde bir kez daha ele alınmışlardır. Biz burada, iç­ mantığını ihlal etmeksizin elden geldiğince okunur bir ki­ tap ortaya koymaya çalıştık ve umuyoruz ki okur, bu kaçı­ nılmaz tekrarların sebebini anlayacaktır. Büyük İslam mistiği İbn-ül Arabi, bir şiirinde şöyle fer­ yad eder: 'Adlar denizinden kurtar bizi ey Rabbim!' Sosyo­ lojik teoriye yönelik okumalarımızda, bu feryadı sık sık tek­ rarladık Nihayetinde, asıl argümanımızdaki adların tümü­ nü çıkarmaya karar verdik. Çalışmanın son hali, 'Durkheim şunu der', 'Weber bunu der', 'Biz burada Weber'e değil Durkheim'a katılıyoruz', 'Durkheim bu hususta bizce yan­ lış anlaşılmıştır' vb. gibi sözlerin sürekli taeizi olmaksızın,

XIII

kendi konumumuzun aralıksız bir takdimi olarak okunabi­ lir. Bizim konumumuzun ex nihilo (hiçlikten -ç.n.) doğmadı­ ğı, kitabın her bir sayfasında aşikardır; bununla birlikte, ko­ numumuzun, yorumlayıcı ve sentezleyici açılardan değil, kendi değeri üzerinden takdir edilmesini istiyoruz. Bu yüz­ den, borçlu kalacak kadar bize kaynaklık eden bütün argü­ manları ve yanı sıra bütün referansları (her zaman özet bi­ çimde olsa da) dipnotlara koyduk. Bu durum, oldukça bü­ yük bir dipnot sistemini gerektirdi. Ancak bu, Wissenschaft­ lichkeit'ın ritüellerine hürmet göstermek değil; daha ziyade tarihsel minnettarlığın gereklerine sadık olmak anlamına gelir. Bu kitabı gerçekleştirme projesi, ilk kez 1962 yazında, Batı Avusturya Alplerinin eteklerinde ve (bazen de) zirve­ sinde ayaküstü sohbetler esnasında ortaya atıldı. Kitabın ilk planı, 1963'ün başlarında yazıldı. O zaman için, başka bir sosyolog ile iki felsefecinin de katılacağı bir girişim olarak düşünüldü. Diğer katılımcılar, muhtelif şahsi sebeplerden dolayı, projedeki aktif ilişkilerinden çekilmek zorunda kal­ dılar; ancak aralıksız eleştirel yorumları için, (şu anda Frankfurt Üniversitesi'nde olan) Hansfried Kellner ve (şu anda Ecole Pratique des Hautes Etudes'te olan) Stanley Pullberg'e büyük bir şükran duyduğumuzu bildirmek iste­ riz. Müteveffa Alfred Schutz' a ne denli borçlu olduğumuz, elinizdeki çalışmanın muhtelif bölümlerinde açıklığa kavu­ şacaktır. Dolayısıyla, Schutz'un öğreti ve yazılarının düşün­ celerimiz üzerinde yarattığı etkiyi burada itiraf etmek iste­ riz. Weber'e dair anlayışırnızda, Carl Mayer'in (Graduate Faculty, New School for Social Research) öğretisinden ziya­ clesiyle faydalandık; tıpkı Durkheim ve ekolü konusunda Albert Salomon'un (o da Graduate Faculty'de) yorumların­ dan faydalandığımız gibi... Hobart Koleji'ndeki öğretime katıldığı dönem boyunca ve başka zamanlarda yaptığı ol-

XIV

dukça verimli sohbetleri aklında tutan Luckmann, (şu anda Frankfurt Üniversitesi'nde olan) Friedrich Tenbrock'un dü­ şüncelerine duyduğu minneti ifade etmeyi arzu eder. Ber­ ger ise, bu çalışmayı vücuda getiren fikirlerin ilerlemesinde sürekli bir eleştirel ilgi gösterdikleri için, Kurt Wolff'a (Brandeis Üniversitesi) ve Anton Zijderveld'e (Leiden Üni­ versitesi) teşekkürü bir borç bilir. Bu çeşit projelerde, gözle görülmez muhtelif katkılann­ dan dolayı eşlere, çocuklara ve yasal pozisyonları daha be­ lirsiz diğer özel insanlara şükran sunmak adettendir. Sırf bu adete karşı gelmek adına, bu kitabı, Brand/Vorarlberg Tür­ kücüsü'ne (Jodler)" ithaf etmeyi düşünmüyor değiliz. Bunun­ la birlikte, özel rollerinden kaynaklanan ve bilimseilikle ala­ kası olmayan emekleri için değil, sosyal bilimciler olarak yaptıkları eleştirel tespitler ve insanı kolaylıkla etkisi alhna alan sehatkar itirazlan için, Brigitte Berger (Hunter Koleji) ve Benita Luckmann'a (Freiburg Üniversitesi) teşekkür et­ mek isteriz.

"fodler"

kelimesinin sözlük anlamı, "İ sviçreli ve Tyrol'lu dağalar için yüksek

perdeden (yani, çok tiz sesle) türkü çığıran kişi"dir. Buradaki Tyrol, Bah Avusturya'daki bir dağlık bölgenin adıdır. Nitekim Vorarlberg de, yine Batı Avusturya'da federal bir eyalettir. Dolayısıyla yazarlar, Brand/Vorarlberg Türkücüsü'nden bahsederlerken, biraz önce değindikleri Bah Avusturya Alplerindeki dağ gezilerine atıfta bulunmaktadır (ç.n.).

.

.

GIRIŞ

Bilgi Sosyolojisinin Problemi Bu kitaptaki tartışmanın temel tezleri, başlığı ve alt-baş­ lığında saklı olup şöyledir: Gerçeklik, sosyal olarak inşa edilmiştir ve bilgi sosyolojisi, bu inşanın vuku bulduğu sü­ reci analiz etmek zorundadır. 'Gerçeklik' ve 'bilgi', bu tez­ lerdeki anahtar terimlerdir. Bunlar, sadece gündelik konuş­ malarda kullanılmakla kalmayıp, uzun bir felsefi sorgula­ ma tarihini gerilerinde bırakan terimlerdir. Burada, bu te­ rimlerin gündelik ya da felsefi kullanımlarındaki semantik zorluklara dair bir tartışmaya girmemiz gerekmez. 'Gerçek­ lik'i, irademizden bağımsız bir varlığa sahip olarak tanıdı­ ğımız (bizden 'uzakta olmalarını isteyemeyeceğiıiüz') fena­ ıneniere ait bir nitelik olarak, 'bilgi'yi de bu fenomenlerin gerçek olduklarının ve spesifik özellikler taşıdıklarının ke­ sinliği olarak tanımlamak, amaçlarımız açısından yeterli olacaktır. Kabul ettiğimiz üzere basitleştirilmiş bu anlamıy­ la sözkonusu terimler, hem sokaktaki adamla hem de filo­ zofla alakalıdır. Sokaktaki adam, kendisi için farklı derece­ lerde de olsa 'gerçek' olan ve farklı kesinlik dereceleri için­ de falanca karakteristiklere sahip olduğunu 'bildiği' bir dünyada ikamet eder. Şüphesiz filozof, hem bu 'gerçek-

4 •

Gerçekliğin Sosyal İnşası

lik'in hem de bu 'bilgi'nin nihai statüsü hakkında sorular ortaya atacakhr. Gerçek nedir? Nasıl bilinir? Bunlar, sadece felsefi sorgulamaya değil, aslında insani düşüneeye özgü en kadim sorulardandır. Tamamen bu sebepten dolayı, bu ge­ lenekselleşmiş entelektüel araziye sosyologun zorla girme­ si, muhtemeldir ki sokaktaki adamın kaşlarını kaldırmasına neden olacak ve daha da muhtemeldir ki filozofu öfkelendi­ recektir. Bu yüzdendir ki, işin başında sözkonusu terirolerin sosyoloji kontekstinde kullandığımız anlamına açıklık ge­ tirnlemiz ve bu kadim felsefi kaygılara ilişkin sosyolojinin bir cevabı olduğu sonucuna varan herhangi bir iddiayı doğ­ rudan reddetmemiz önem arz etmektedir. Argümanın çok titiz bir biçimde sonuna kadar gitmiş olsaydık, bahsi geçen terimleri her kullandığımızda yanları­ na tırnak işareti koyardık; fakat bu, formel açıdan uygunsuz olurdu. Ancak tırnak işaretlerinden bahsetmiş olmak, söz­ konusu terimierin sosyolojik bir kontekstte ortaya çıktığı özgün biçim hakkında bir ipucu verebilir. Denebilir ki; 'ger­ çeklik' ve 'bilgi'nin sosyolojik kavranışı, sokaktaki adamm­ ki ile filozofunki arasında ortada bir yere denk düşer. So­ kaktaki adam, genellikle, kendisi için 'gerçek' olan şeyleri ve 'bildiği' şeyleri, belirli bir problem onu aniden durdur­ madıkça, kendine dert etmez. O, kendi 'gerçeklik'ini ve kendi 'bilgi'sini verili birşey olarak kabul eder. Sokaktaki adamın bir toplumdan bir diğerine değişen oldukça farklı 'gerçeklikler'i verili birşey olarak kabul edeceğine dair sis­ tematik farkındalığından dolayı, sosyolog bunu yapamaz. Disiplininin kesin mantığı, sosyologu, eğer başkaca bir şey yoksa, iki 'gerçeklik' arasındaki farklılığın iki toplum ara­ sındaki çeşitli farklılıklar temelinde aniaşılıp anlaşılamaya­ cağını sormaya zorlar. Diğer yandan filozof, mesleki olarak, hiçbir şeyi verili olarak kabul etmemeye ve sokaktaki ada­ mın 'gerçeklik' ve 'bilgi' olduğuna inandığı şeyin nihai sta­ tüsüne dair azami açıklık sağlamaya mecburdur. Farklı bir

Giriş

• 5

biçimde söylersek, filozof, tırnak işaretlerinin usulünce ko­ nacağı yerlere ve ihtiyatlı bir biçimde konmayabileceği yer­ lere karar vermek, yani bu dünya hakkındaki geçerli ve ge­ çersiz iddialar arasında ayrım yapmak zorundadır. Sosyo­ logun bunu yapması mümkün değildir. Sosyolog, tırnak işaretlerini, formel olarak değilse bile mantıksal olarak kul­ lanmaya devam eder. Örneğin sokaktaki adam, 'irade özgürlüğü'ne sahip ol­ duğuna ve bu yüzden kendi eylemlerinden 'sorumlu' oldu­ ğuna inanırken, aynı zamanda bu 'özgürlük'ün ve bu 'so­ rumluluk'un çocuklar ve deliler için geçerli olmadığını dü­ şünebilir. Filozof ise, her ne yöntemi kullanırsa kullansın, bu kavramların antolajik ve epistemolojik statülerini sorgu­

İnsan özgür müdür? Sorumluluk nedir? Sorumlulu­ ğun sınırları nerededir? Bütün bunlar nasıl bilinir? vb. Söyle­ layacaktır.

meye gerek yok ki sosyolog, bu sorulara cevap verecek ko­

numda değildir. Ancak yapabileceği ve yapması gereken şey, bu 'özgürlük' mefhumunun bir toplumda nasıl olduğu gibi kabul edilirken diğerinde edilmediğini, bu mefhumun 'gerçeklik'inin bir toplumda nasıl muhafaza edildiğini ve daha da ilginci, bu 'gerçeklik'in bir müddet sonra bir birey ya da bir kolektivite için nasıl kaybolabileceğini sormaktır. 'Gerçeklik' ve 'bilgi' sorunlarına dönük sosyolojik ilgi, tam da bu yüzden, bu kavramların sosyal göreliliğe sahip oldukları gerçeğiyle daha en başta meşrulaşır. Tibetli bir ke­ şiş için 'gerçek' olan şey, Amerikalı bir işadamı için 'gerçek' olmayabilir. Suçlunun sahip olduğu 'bilgi', suçbilimcinin

(criminologist)

'bilgi'sinden farklıdır. Bundan dolayı, spesi­

fik 'gerçeklik' ve 'bilgi' kümeleşmeleri, spesifik sosyal kon­ tekstlerle Hintilidir ve bu ilişkilerin, sözkonusu kontekstle­ rin uygun bir sosyolojik analizine dahil edilmesi gerekecek­ tir. Bu yüzden 'bilgi sosyolojisi'ne duyulan ihtiyaç, toplum­ larda 'bilgi' olarak kabul edilen şeyler açısından toplumlar arasındaki gözlemlenebilir farklılıklar sonucu zaten aşikar-

6 • Gerçekliğin Sosyal

İnşası

dır. Ancak bunun da ötesinde, kendini bu isimle tanımla­ yan bir disiplinin, 'gerçeklikler' in insan toplumlarında 'bili­ nir' kılındığı genel tarzlarla da ilgilenrnesi gerekecektir. Bir başka deyişle, 'bilgi sosyolojisi'nin, sadece insan toplumla­ rındaki 'bilgi'nin ernpirik çeşitliliğiyle değil, aynı zamanda

her bir 'bilgi' gövdesinin 'gerçeklik' şeklinde sosyal olarak in­ şa edildiği süreçlerle de uğraşması gerekecektir. O halde iddiarnız şudur: Bilgi sosyolojisi, (her ne kriter­ le olursa olsun) bilgi'nin nihai geçerliliğine ya da geçersiz­ liğine bakmaksızın, bir toplurnda 'bilgi' olarak kabul gören her ne varsa bizzat ilgilenrnelidir. Bütün insani bilgi'nin sosyal dururnlar içersinde geliştirilmesi, nakledilmesi ve korunması ölçüsünde, bilgi sosyolojisi, bunu ortaya çıkaran süreçleri

(ki

bunlar, olduğu-gibi-kabul-edilen bir 'gerçek­

lik'in sokaktaki adam açısından katılaşması sonucu bu bi­ çimde oluşan süreçlerdir) anlamaya çalışmalıdır. Bir başka deyişle, iddiarnız odur ki

bilgi sosyolojisi, gerçekliğin sosyal in­ şasını analiz etmekle ilgilenir. Bilgi sosyolojisinin asıl alanına ilişkin bu anlayış, ilk de­ fa kırk yıl önce böyle adiandınidığından bu yana genelde bu disiplinle kastedilen şeyden farklıdır. Bu yüzden, asıl tarhşrnarnıza başlamadan önce, disiplinin önceki gelişimine kısaca bir göz atmak ve bu gelenekten ne bakırndan ve ni­ çin kopmak gerektiğini düşündüğürnüzü açıklığa kavuş­ turmak faydalı olacaktır. 'Bilgi sosyolojisi'

( Wissenssoziologie)

terimi, Max Scheler

tarafından ortaya atıldı.1 Dönem 1920'ler, yer Almanya, Scheler ise bir filozoftu. Bu üç olgu, bu yeni disiplinin köklerini ve sonraki gelişimini anlamak açısından oldukça 1

karş. Max Sche ler, Die Wisserısformeıı und die Gesel/schaft (Bem: Francke, 1960). İlk kez 1925'te yayımlanan bu denemeler kitabı, orijinali bir yıl önce yayımla­ nan 'Probleıne einer So;:iologie des Wissens' başlıklı denemenin içinde olup, bil­ gi sosyolojisinin temel formülasyonlarını içermektedir.

Giriş • 7

önemlidir. Bilgi sosyolojisi, Alman entelektüel tarihinin be­ lirli bir döneminde ve felsefi bir kontekstte ortaya çıkmıştır. Bu yeni disiplin, ö...


Similar Free PDFs