Bursa Atatürk Caddesi BURSA'DA YAŞAM 55 BURSA'DA YAŞAM 54 PDF

Title Bursa Atatürk Caddesi BURSA'DA YAŞAM 55 BURSA'DA YAŞAM 54
Author Raif Kaplanoğlu
Pages 5
File Size 1003 KB
File Type PDF
Total Downloads 429
Total Views 948

Summary

Belge ve Fotoğraflarla Bursa’nın İlk Caddesi: ATATÜRK CADDESİ RAİF KAPLANOĞLU XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX Giriş XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX Atatürk Caddesi, Cumhuriyetin ilk yıllarında XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX Bursa’nın Beyoğlu’suydu. Yakın zamanlar...


Description

Belge ve Fotoğraflarla Bursa’nın İlk Caddesi:

ATATÜRK CADDESİ Raif KAPLANOĞLU

XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX

54 BURSA’DA YAŞAM

Giriş Atatürk Caddesi, Cumhuriyetin ilk yıllarında Bursa’nın Beyoğlu’suydu. Yakın zamanlara kadar Bursalı ailelerin her akşam gezdikleri Atatürk Caddesi, kentin en önemli sosyal ve kültür alanıydı. Ergun Kâğıtçıbaşı’nın dediği gibi; “Bir randevu oldu mu, caddede buluşalım demekti. En yeni elbiselerimizle caddede 4-5 tur atılırdı. İşte bizim en büyük lüksümüz buydu.” Eski Bursalılar, kalabalıklar arasında Atatürk Caddesi’nden geçmeye çalışırken, hep eski caddeyi hatırlar. Eski Bursalılar için bu cadde o kadar önemli ki, sadece Atatürk Caddesi için sosyal medyada birçok site ve grup kuruldu. Bu yazımızda, Atatürk Caddesi’nin kuruluşundan 1950’li yıllara kadar geçirdiği evreleri, yaşadığı gelişmeleri anlatmaya çalışacağım. Çünkü, 1960’lı yıllardan sonrasını birçok Bursalı biliyor. Bir kitap çalışması olan bu uzun araştırmamın bir özetini okurlarla paylaşmak istiyorum. Atatürk Caddesi, bir asırdan fazla süren değişimlerin sonucu bugünkü haline geldi. Nitekim Osmanlı döneminde Bursa’nın kent içinde uzanan düz caddeleri hiç yoktu. Şehir, homojen bir yapıda değildi. Her biri ayrı bir birim olan, ayrı kapısı bulunan ve duvarlarla çevrili mahalleler, kent içinde uzanan caddeleri olanaksız kılmıştı. Ana yollardan ara sokaklara, mahalle içlerine girdikçe,

resim 1 XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX mahalle sakinlerinin yakınlık bölgesine girilirdi. Böylece giderek bu yollar çıkmaz sokaklarda son buluyordu. Bu çıkmaz sokakların kullanım hakkı, sadece buraya kapısı açılan hane halkına aitti. “Tarîk-i hâs” denilen ve mahalle içindeki birkaç eve ait olan bu özel yollara çıkmaz sokaklar denilirdi. Mahalleler arası geçişi sağlayan geniş ve kamuya ait yollara ise “tarîk-i âmm” denilmekteydi. Bu nedenle eski Bursa mahallelerinde çoğunlukla çıkmaz sokaklar vardı. Günümüzün bitişik nizam denilen ve sokağa bakan, dip dibe yanaşmış konutlar ile caddeleri yoktu. 1850’li yıllara kadar Bursa’da, Uzunçarşı dışında 50 metre uzunluğa ulaşan düz bir cadde yoktu. 1860’lı yıllarda açılan Atatürk Caddesi, Bursa’nın ilk caddesi oldu.

Bursa’nın ilk caddesi: Saray/Atatürk Caddesi Modern Bursa’nın kurucusu olan Vali Ahmet Vefik Paşa, Saray/Atatürk Caddesi’nin ilk mimarıydı. 1801 yılı Büyük Bursa Yangını’nın yaraları tam sarılmamışken, arkasından gelen 1855 depremiyle sarsılan Bursa, adeta yeniden kurulma gereği duyulmuştu. Bir anlamda bu yıkıcı felaketler, Bursa’da modern şehirciliğin uygulanabilmesi için de yeni bir ortam yaratarak, yöneticilerin işini kolaylaştırdı. Atatürk Caddesi’nin açılması, Ahmet Vefik Paşa’nın 1888-1891 yılındaki Valilik döneminde değil, 1863 yılındaki müfettişlik yıllarında başladı. Dar ve çıkmaz sokaklarıyla Bursa, bir yandan geleneksel kent dokusunu sürdürürken, Vali Ahmet Vefik Paşa, açtığı birçok yeni caddeyle, çağdaş kent yapısının temellerini attı. Modernleşmeyle birlikte Bursa’da; kör bağırsak gibi

BURSA’DA YAŞAM 55

1880 yılında Atatürk Caddesi kentteki akışı engelleyen çıkmaz sokakların kapalı uçları açılarak, caddeler haline getirildi. Bursa’nın ilk caddelerini açan Ahmet Vefik Paşa’yla ilgili ilginç öyküler de anlatılmakta. Örneğin Atatürk Caddesi açılırken, Ulucami yanındaki “Yürüyen Dede” adlı bir yatır yol üzerinde kalmıştı. Vefik Paşa bir gün türbenin önüne gelip, ellerini dua eder gibi kaldırıp; “Yürü ya Dede!” diye üç kere seslendikten sonra; “Dede hazretleri elbette yürümüş, gitmiştir. Ayak altında kalacak değil ya!..” diyerek türbeyi yıkıp caddeyi açmıştı. Vefik Paşa, Atatürk Caddesi’ni ancak 4-5 metre genişliğinde ve kıvrımlı biçimde açabilmişti. Caddenin genişletilip bugünkü haline gelmesi, Bursa’nın diğer valileri döneminde gerçekleşti. Atatürk Caddesi’ni bugünkü

1907 yılında Atatürk Caddesi haline getiren en önemli vali ise Haşim İşcan’dı. Bursa’nın ilk modern resmi yapıtlarını da Vefik Paşa yaptırmıştı. Elbette en önemli hizmeti de, modern tarzda, tüm hükümet binalarını bir arada toplamasıydı. Bu binalar bugünkü Heykel alanında yapılmıştı. İlk cadde olan Saray/Atatürk Caddesi ise bugünkü Heykel Meydanı ile Ulucami arasında açılmıştı. Bu nedenle Heykel Meydanı olmadan Atatürk Caddesi olamazdı. Vefik Paşa’nın mimari projelerinden en önemlisi 1863 yılında, Bursa’nın yeni idari merkezini kurmasıydı. Bu amaçla bugünkü Heykel bölgesinde önce Hükümet Konağı yapıldı. Çevresinde ise diğer resmi binalar... Eski Hükümet Konağı, koskoca ahşap bir binaydı. İçinde tapusundan adliyesine, kadısından şeriye mahkemesine kadar tüm

resim 2 XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX

56 BURSA’DA YAŞAM

hükümet daireleri bir aradaydı. Valilik Binası’nın etrafı da duvarlarla çevriliydi. I. Dünya Savaşı’ndan önce çıkan yangında, bu yapılar yanarak yok oldu. Bir süre Hükümet Daireleri, Cumhuriyet Caddesi üzerinde bulunan Perşembe Hamamı yanındaki binaya taşındı. Bu bina da Vali Hacı Adil Bey’in döneminde, bir kaza sonucunda yandı. Yangın sonrasında devlet daireleri çeşitli yerlere taşınmak zorunda kaldı.

Bugünkü Valilik Konağı’nın olduğu yerde, Askeri Rüştiye binası bulunuyordu. Valilik binasının bulunduğu yer de, okulun şadırvanlı bahçesiydi. Bu bahçeyi büyük çınarlar gölgelerdi. Bu çınarlar, 1926 yılında yeni Valilik binası yapılırken kesildi. Askeri rüştiyenin arka tarafı, Basak Caddesi’ndeki eski Vilayet Matbaası’nın bulunduğu yere kadar dayanırdı. Eski Heykel Alanı’nın durumunu, Musa Ataş şöyle tasvir etmektedir:

resim 3 XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX

BURSA’DA YAŞAM 57

muhteşem tabelada Zatışahane-i hümayunun tereyağı müteahhidi yazılıydı.”

resim 4 XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX “Cumhuriyet öncesinde alanın çevresinde hükümet daireleri dışında; postane, askeri rüştiye ile taştan yapılmış muazzam tiyatro binası ve yanında sıra halinde kahvehaneler vardı. Kahvelerin ilerisindeki askeri rüştiyenin karşısında üç lüleli ve sürekli akar bir çeşme vardı. Hükümet Konağı’nın Setbaşı’na bakan tarafında, büyük duvarlarla örülmüş kale gibi bir hapishane binası bulunuyordu. Saçaklarına yakın yerlerde demir parmaklıklı pencereler vardı. Mahpuslar pencerelerden sokağa bakardı. Buraya halk arasında dam derlerdi. Hükümet binasıyla hapishane arasında postane vardı. Bütün bu binalar yol yapılırken yıkıldı. Postanenin karşısında Ahmet Vefik Paşa’nın yaptırdığı, Avrupa’daki emsali operalara benzeyen muhteşem locaları olan tiyatro binası vardı. Demir kapısının üzerinde eski harflerle ve demir levhalarla Temaşahane yazılıydı. O güzelim ve canım tarihi bina bakımsızlıktan yıkılıp gitti. Tiyatronun yanında meşhur Yağcı Cemal beyin dükkânı bulunuyordu. Padişahın tereyağı müteahhidi olan bu zat, bir zamanlar Bursa belediye reisliği yapmıştı. Dükkânın üstündeki

58 BURSA’DA YAŞAM

Cumhuriyet Döneminde Atatürk Caddesi Cumhuriyet dönemi ile birlikte bugünkü Heykel Alanı yeniden düzenlenerek; Valilik, Defterdarlık ve Adliye binalarının yapımına başlandı. 1926 yılında binalar bitti ama alan düzenlemeleri 1930’lu yılların sonlarına kadar sürdü. Alanın ortasında bulunan Atatürk Anıtı 1931 yılında yapıldı. Heykel alanının genişletilerek açılması 1932 yılından sonra gerçekleşti. Nitekim, yaya kaldırımına kadar meydan o tarihte bir duvarla çevriliydi. Bugünkü Ziraat Bankası’nın hemen önündeki bir noktada, alanın tam ortasında bir türbe vardı. 1932 yılından sonra yapılan düzenlemelerle Heykel Alanı, bugünkü sınırlarına kadar genişletildi. Saray ve Hükümet Caddesi olarak anılan Atatürk Caddesi, 1925-26 yıllarından başlayarak Gazipaşa olarak anılmaya başladı. Bu tarihlerde Atatürk Caddesi’nin eni ancak 5 metre idi. Yol şose olup her taraf toz-toprak içindeydi. Atatürk Caddesi, özellikle Hükümet binalarının yapılıp, alan düzenlemelerinin gerçekleştiği 1930’lu yıllardan sonra Bursa’nın en önemli caddesi oldu. 1950’li yıllara kadar Atatürk Caddesi üzerindeki en yoğun işyerleri muhallebicilerdi. Neredeyse Bursa’nın tüm muhallebicileri bu cadde üzerindeydi. 1926 yılında cadde üzerinde 9 muhallebici vardı. Bugünkü Valilik binası yanındaki postanenin karşısı Mehmet Ali oğlu Hacı İbrahim Efendi’nin muhallebici dükkânı dışında, Hacı Mehmet oğlu Ali Ağa, Hasan oğlu Eyüp Efendi, Hasan oğlu Emrullah Efendi, Ahmet oğlu Ahmet Efendi, Ahmet ve oğlu Mehmet Efendi ile Hacı Ali oğlu Ahmet Galip Efendi’lerin muhallebici dükkânları bulunuyordu. Yine 145 numarada Ahmet oğlu Ahmet Efendi’nin, 139 numarada Ahmet Sait’in (D.1289), Maksem Caddesi’nin köşesinde 1 numarada Mustafa Efendi’nin (Ağacan) muhallebici dükkânı yer alıyordu. Muhallebicilerin bu cadde üzerinde bulunmasının nedeni, Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren caddenin bir gezinti ve dinlenme alanı olmasıydı. Bursalılar, aileleriyle Atatürk Caddesi üzerinde her akşamüzeri “piyasa” gezisi yapar, bu sırada da bir muhallebicide oturur, tatlı yiyip sohbet ederlerdi. Atatürk Caddesi’nde yaygın olan diğer esnaf grubu terzilerdi. Terzilik, özellikle Cumhuriyetin ilk yıllarında şık giyinme merakıyla çok ilgi gören bir meslek olmuştu. 1926 yılında Atatürk Caddesi üzerinde dükkânı bulunan terzi sayısı 12’yi buluyordu. Luca Palas Oteli sırasındaki köşede, üst katta Sadık Çakın Bayanlar Terzihanesi vardı. Bursa’nın kadın elbiseleri yapan en ünlü terzisiydi. İş Bankası altında Doğan Terzihanesi (M. Sabri Günışık), vardı. Terzi Halil İbrahim Efendi (no 157), Terzi İbrahim Efendi (no 164), terzi ve kumaşçı Hacı İbrahimzade Ziyaettin Efendi (no165), terzi Ahmet Efendi (no 170), terzi Ömer Kemal ve kardeşi Halil Efendi (no 191) ile terzi Ali Faik ve Haydar Bey (no 233, 231) sıralanıyordu. Bu caddenin en ünlü terzi ve kumaşçısı Ali Faik ve Haydar Bey’di. Yine terzi ve kumaşçı olan Abdulhalimzade Mehmet Cemil Efendi ile Hacı Ahmetzade Naşet Bey ve İslamzade Hasip Nuri Efendi de bu caddedeki ünlü terzilerdi.

resim 5 XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX Atatürk Caddesi’nin Kuzeyi Atatürk Caddesi’nin kuzeyindeki işyeri ve dükkânların büyük bölümü vakıf ve resmi kurumlara aitti. Bu nedenle caddenin bu bölümü biraz geriye çekilerek genişletildi. Caddenin bu tarafında birçok resmi bina yapıldı. Cumhuriyetin ilk modern binaları olan Halkevi/ Vefik Paşa Tiyatrosu ve Tayyare Sineması’nın yapılması, caddedeki kültürel hayata canlılık getirdi. 1940 yılında, Halkevi’nin binası tamamlandı. Hacıhamza Vakfı’na ait Alaca Mescit ile önündeki alanda yapılan bu bina, sonradan Vefik Paşa Tiyatrosu oldu. Tiyatronun önünden başlayarak çınarlara kadar kahvehaneler vardı. Çınarın olduğu yerde Belediyenin malı 235 metrekarelik büyük bir kahve bulunuyordu. Yanında da iki küçük kahve daha olup bunlar da belediye mülkiyetindeydi. Kahvelerin bitişiğinde ünlü Mehmet Şükrü’nün eczanesi vardı. Milli Kütüphane, Çınaraltı Kahveleri’nin yanındaydı. 1926 yılında cadde üzerindeki 50 numarada İsmail oğlu Süleyman’ın kahvesi, onun yanında 54 numarada Ali oğlu Ahmet’in kahvesi, 140 numarada Salih oğlu Şaban Efendi’nin kahvesi bulunuyordu. Bu kahvenin yanında 56 numarada Ahmet oğlu Ali Rıza’nın mücellit dükkânı vardı. Bu kahveler günümüzde meydanın içinde kaldı. Tiyatronun yanında Hacı Hasan Efendi’nin iki dükkânı, bunun hemen batısında, tiyatro tarafında ünlü gazete bayisi ve Kitapçı Ali Haydar’ın dükkânı vardı.

Bunun yanında Galip-Mehmet ve İbrahim efendilere ait ufak bir dükkân, bunun yanında Hacı İbrahim Efendi’nin dükkânı vardı. Bu dükkânlar yıkılıp alanın ortasında kaldı, gerisinde ise 1931 yılında Ziraat Bankası yapıldı. Bankanın olduğu yerde Bursa Valiliği’ne ait 6 dükkân bulunuyordu. Bugünkü Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün bulunduğu alanda ise Baba Efendi Tekkesi vardı. Baba Efendi Dergâhı’nın batı tarafındaki bahçede ise mezarlar vardı. 1.386 metrekarelik bu alan Baba Efendi Vakfı’na ait olup tekkenin yerine 1955 yılında Vakıflar Bölge Müdürlüğü binası yapıldı. Vakıflar Bankası ile Tayyare Sineması arasında, 1920’li yıllara kadar Alboyacılar Hamamı vardı. Tüm caddeye bakan 600 metrekarelik Latif Paşa vârislerine ait bir hamamdı. Hamam yıkılınca, kısmen caddenin ortasında kaldı. Hamamın yanında da bir simitçi fırını vardı. Bu fırın ile karşısındaki Cemal Aslanoğlu’nun bayisi çok yakın olduğu için, buradan iki araba geçemezdi. Alboyacılar Hamamı yıkılırken çok zorlanılmıştı. Balyozlarla yıkılamadığı için ancak dinamitle ortadan kaldırılmıştı. Alboyacılar Hamamı’nın köşesinde ise Benzinci Niyazi’nin bir istasyonu vardı. Yine Tayyare Sineması yanında Ahmet Körpe’nin Uludağ Lokantası’yla 34 numarada ünlü Kebapçı İskender’in oğlu Nureddin’in işlettiği kebapçı dükkânı bulunuyordu. Kebapçı İskender halen aynı yerde faaliyetini sürdürmekte. Cumhuriyetin ilk yıllarında Atatürk Caddesi’nde

BURSA’DA YAŞAM 59

resim 6 XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX iki Gayrimüslimin dükkânı vardı. Bunlar 257 numarada Eczacı Semanto Efendi ile Alboyacılar civarında Sarraf Haim oğlu Yasefaki Efendi idi. Tayyare Sineması’nın bulunduğu yer, Gazipaşa/ Atatürk Caddesi’nin çok gerisindeydi. Tayyare binasının olduğu yerde önceleri; Salih Efendi (140 metrekare), Salim Efendi (110 metrekare), Salih Efendi, Ömer Usta ve Uncu Rasim Usta’nın dükkânıyla evleri vardı. Bu işyerleri 1927 yılında yıkılıp yerine Tayyare Sineması yapıldı. Bursa’nın ilk noteri de, 1927 yılında Tayyare binasının alt katında açıldı. Tayyare Sineması, Türk Hava Kurumu’nun malıydı. Belediye’nin yanında olan bu yapının bir tarafında Şar Kulüp, diğer tarafında Hava Kurumu Bursa Şubesi, Ziraat Müdürlüğü ve Kadastro dairesi yer alıyordu. Tayyare Sineması alt katında Kâzım Lim’in Ford otomobil ve kamyonları bayii vardı. Tayyare Sineması alt kat, 36 numarada Fazıl Ulubay’ın otobüs şirketi hizmet veriyordu. Fazıl Bey, Bursa-Mudanya ve Bursa-Uludağ arasında işlettiği otobüslerle Bursa’nın turistik hayatında belli başlı rol oynayanlardan biriydi. Yine Tayyare Sineması önündeki Sabri Arıca’nın Cumhuriyet Otobüsleri, Çekirge-Bursa arasındaki düzenli otobüs seferleri yapardı. İlk özel şehir içi otobüs hattını kuran bu şirketin arabaları, saatinde hareket etmesiyle ünlüydü. II. Dünya Savaşı yıllarında lastik sıkıntısı yüzünden 1940’lı yıllarda ancak 4-5 arabası kalmıştı. Tayyare Kültür Merkezi’nin batısında, Belediye ile 60 BURSA’DA YAŞAM

cadde arasında geniş bir bahçe vardı. 1909 yıllında açılan bu bahçe, Belediye mülkü olup çay bahçesi ve gazinosu ile ünlüydü. Daha önce ise burada Şeyh Küşteri’nin mezarı olup, bu alana da “Küşteri Meydanı” denirdi. Burada 1600 metrekare geniş bir alanı bulunuyordu. Sonraları Romans Çay Bahçesi de bu alanda kuruldu. Bu bahçenin caddeye bakan köşesinde, 1933 yılında Dağcılık Kulübü’nün 2 katlı binası yapıldı. Bunun biraz ilersinde ise, 1912 yılında İttihat ve Terakki Okulu yapıldı. Sonraları bu bina Osmanlı Bankası olarak kullanıldı. Önceleri Çarşı’dan caddeye çıkan bir cadde vardı. Bu nedenle Orhan Camii çevresinde otobüs garajları bulunuyordu. Enver Soyer’ın akaryakıt bayii ile Çekirge otobüsleri durağı, Ulucami karşısı 131 numarada Celal Akınöz’ün Türk Petrol Şirketi Acentesi vardı. 125 numarada ise Mehmet Hüzmen’in 1907 yılında kurduğu servis istasyonu ve garajı, 121 numarada ise Derviş Bayküt ve Murat Emekli’nin Oto-iş adlı şirketi bulunuyordu. Osmanlı Bankası ile Ulucami arasında Musalla Medresesi vardı. Sonraları Zevk Sineması oldu. İş Bankası karşısındaki bu sine­ma, sonradan İstanbul Sineması adını aldı. 1947 yılında bina yanınca, Halkevi tarafından temsil salonu yapıldı. Haşim İşcan’ın valiliği döneminde (1945-1950) Atatürk Caddesi’nin Ulucami ile Çakırhamam arasındaki bölümü genişletilip, trafik rahatlatıldı. Cadde de asfaltlandı. Bursa’nın ilk asfaltı da bu caddeye yapıldı.

resim 7 XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX Ulucami’nin batısındaki tuvaletlerin yanında ise Kapan Hanı ve Tomrukönü Hanı vardı. Tomrukönü Hanı tümüyle yıkılırken, Kapan Hanı kısmen yıkılıp yola gitti. 1930 yılında Cumhuriyet Caddesi’nin Heykel’den Ulucami’ye kadarki bölümü bugünkü sınırlarda genişletildi. 1938 yılından sonra ise, Ulucami’nin köşesinden başlayarak Tahtakale’ye kadar olan bölüm açıldı. Yunan işgali sonrasında yandığı için Çırapazarı ve Gazi Timurtaş Paşa bölgesinde geniş boşluklar vardı. Bu boşluklar, 1950’li yıllara kadar da doldurulmadı. Bu bölgede genellikle keresteci ve inşaat malzemeleri satanlar vardı. Nitekim Çırapazarı 22-24 numarada İbrahim Hilmi Tahtacı’nın kereste ve inşaat malzemeleri satan dükkânı bulunuyordu. Yine Çırapazarı 21 numarada Mehmet Biçer’in (Motorcuzade) kereste dükkânı, 30 numarada Mustafa Usta’nın (Ağaçdelen) marangoz dükkânı, 131 numarada Celal Akınöz’ün Akın yazıhanesi vardı. Atatürk Caddesi’nin Güneyi Valiliğin yanındaki eski Ticaret Bankası’nın olduğu yerde 530 metrekare, Kayganzade Mehmet Vakfı’na ait bir alan vardı. Şekerci Kafkas, 1930 yılında bugünkü yerindeydi. Kafkas’ın hemen karşısında, Atatürk Caddesi’nin köşesinde İbrahim Ağa’ya ait 50 metrekarelik ufak bir dükkânı, onun yanında Mamure Hanım’a ait 20 metrekarelik, onun yanında Ayşe ve Nuriye Hanım’a ait 160

metrekarelik büyük bir alanda dükkânı vardı. Karaşeyh Camii ise, 1940’lı yıllarda kütüphane idi. 1930 yılında Taşkapı Sokağı’nın köşesinde, İGS’nin bulunduğu yerde Tasan Hanım’a ait 190 metrekarelik ev ve dükkân, onun yanında Karaşeyh’e doğru Behçet Paşa’nın 160 metrekarelik bir dükkânı, yanında Mustafa Efendi’nin 780 metrekarelik büyük bir arsa üzerinde evi ve dükkânı bulunuyordu. Halim Bey’in 170 metrekarelik, yanında Nafiz ve Hakkı Beylere ait, bir dönümden büyük bir arsa ve üzerinde dükkân vardı. Bunun yanında Hatice Hanım’a ait 250 metrekarelik, Şaziye Hanım’a ait 280 metrekarelik, Emine Hanım’a ait 255 metrekarelik ev ve dükkân, yanında Zeyni Hanım’a ait 560 metrekarelik, Emine ve Hatice Hanım’a ait 150 metrekarelik dükkân bulunuyordu. Taşkapı Sokağı’nın batısına doğru, Saadet ve Fahriye hanımlara ait 230 metrekarelik bir arsa üzerinde bir dükkân, yanında Emine ve Ayşe hanıma ait 32 metrekarelik ufak bir dükkân vardı. Bunun yanında da üç muhallebici dükkânı yer alıyordu. Bursa’nın en eski şekercilerinden olan İsmail Hakkı’nın dükkânı da bu bloktaydı. Tayyare Sineması karşısında, 1930 yılında Refik Gülenç tarafından kurulan Itriyat Müessesesi vardı. Kendi ürettiği kolonyalarıyla parfümler ve her türlü kokulu sabunlar satmaktaydı. Bunun yanında Foto Abidin, Ulucami Büyük Çınar karşısında Foto Tünay vardı.

BURSA’DA YAŞAM 61

resim 8 XXX XXX XXX XXX...


Similar Free PDFs