Sürgünler Kenti Bursa PDF

Title Sürgünler Kenti Bursa
Author Raif Kaplanoğlu
Pages 10
File Size 269.2 KB
File Type PDF
Total Downloads 112
Total Views 225

Summary

SÜRGÜNLER KENTİ BURSA Raif KAPLANOĞLU Sürgün, hiç de sevimli bir sözcük değil elbet. Hele bu sürgün yeri dünyanın en güzel köşelerinden biri olan Bursa olunca, daha da anlamsızlaşır sözcük. İnsanın cennete sürülmesi gibi bir durum bu!.. Böyle olunca ne sürgün edilen üzülür Bursa’da, ne de üzülür Bur...


Description

SÜRGÜNLER KENTİ BURSA Raif KAPLANOĞLU Sürgün, hiç de sevimli bir sözcük değil elbet. Hele bu sürgün yeri dünyanın en güzel köşelerinden biri olan Bursa olunca, daha da anlamsızlaşır sözcük. İnsanın cennete sürülmesi gibi bir durum bu!.. Böyle olunca ne sürgün edilen üzülür Bursa’da, ne de üzülür Bursa... Bursa’ya sürgün gelen gerçekten suçlu ise, tüm kötülüklerini yıkar kaplıcaların sarı sularında, arınıp gider memleketine. Düşünceleri nedeniyle sürülmüş olan aydınlar ise, bilgileriyle aydınlatır Bursa’yı... Ve, Bursa'ya sürülen yüzlerce aydın Bursa kültürüne çok önemli katkıları olmuştur. Bursa’nın bir kültür kenti olmasında sürgünlerin yeri büyük desek, hiç te abartı yapmış olmayız. İslam hukukuna göre sürgün Kuran’da da yer alan somut bir ceza yöntemidir.1 Hadiste de zina eden bekarlar ve homoseksüeller için sürgün cezası verilmekteydi. Osmanlı metinlerine göre daha çok nefy, icla ve tağrib gibi sözcüklerle anlatılan sürgün cezası daha çok siyasi nedenler için uygulanmıştır. İdam cezası verilmeyen siyasi rakipler, her zaman İstanbul'dan sürgünler yoluyla uzaklaştırılmıştır. Bursa ve civarı, aslında çok eski devirlerinden beri sürgün yeri olarak kullanılmaktaydı. Roma ve Yunanlılar da idam cezasından kaçınmak için sürgün cezasını uygulamıştır. Osmanl˝lar da, devletin birçok hukuksal yapısını olduğu gibi, siyasi rakipler ile aydınlara uygulanan sürgün cezasının kaynağını, şeriat hukukundan değil, örfi hukuktan almıştır. Daha doğrusu, gelip yerleştiği Bizans Devleti'nin yerleşmiş hukukunu uygulamıştır. Roma ve Bizans döneminde Bursa’ya çok sayıda aydın sürülmüştür. Bursa ve Uludağ bir sürgün yeri olduğu kadar, Saray entrikalarından bıkmış usanmış aydınların başlarını dinleyebileceği birer inziva yeridir.2 .Zaten, bölgeye Osmanlılar geldiğinde bu kez H˝ristiyan keşişlerinin yerini Müslüman dervişler almış ve Keşiş dağı, Derviş dağı olmuştur. Bursa'nın sürgün yeri olarak seçilmesinin elbette en önemli nedeni coğrafi konumudur. Çünkü yüzyıllarca Anadolu'nun başkentliğini yapan İstanbul’a ne çok yakın ne de uzaktır. İstanbul Saray entrikaları sırasında rakiplerini ortadan kaldıran yöneticiler, kendilerince tehlikeli gördükleri kişileri Bursa’ya sürmeyi adet edinmiştir. Böylece Saray’dan hem uzak tutulmuş, hem de göz önünden ay˝rmam˝˛lard˝r rakiplerini. 3 Bursa’ya gönderilen sürgünlerin hemen hemen tümü, ulema adı verilen Osmanlı aydınlarına uygulandığı görülmektedir. Askeri yöneticiler ise genellikle Rodos, Girit gibi uzak ve kaçması zor mekanlara sürülmüştür. Ancak zaman zaman ¸mera adı verilen askeri yöneticilerin de Bursa’ya sürüldüğü görülür.4 Bu askeri yöneticiler de devrin aydınları idi aslında. Paşa sıfatını taşıyan birçok asker şair ve yazar yaşamıştır, Osmanlı Devleti'nde. Çoğunlukla ulema adı verilen kalem ehli ile, ¸mera adı verilen kılıç ehli arasındaki iktidar çatışmaları sırasında sürgünler gerçekleşmiştir. Her iktidara gelen gurup, rakiplerini ya idam ettirir, yada sürdürürdü. Örneğin III. Ahmet devrinin tüm devlet adamlarını görevden alıp sürdürmüştür.5 Ancak askersel yöneticilerin bir kısmının Bursa'ya, gizlice öldürülmesi için gönderildiği de anlaşılıyor.6

1 Yol kesip eşk˝yalık yapanlara ek bir ceza veya bu guruptaki en hafif suçun cezası olarak söz edilir. el-Maide 5/33 2 587 imparator için savaşan Vetranio, Constantius tarafından Bursa’ya sürüldü. 6 yıl burada kaldı. İznikli Bizans imparatoru. Aleksios III, 1210 yılında İznik'teki bir manastıra gönderildi. 1054 yılında ünlü yazar Psellos, 1050 yılında hukuk alanındaki reformları kabul edilmeyen İoannes Ksiphilinos Uludağ'daki manastıra çekilmek zorunda kaldılar. Caesar İoannes Dukas da 1072 yıllarında Bursa civarına, imparator Romanos IV. tarafından sürülmüştür. (Mikhail Psellos'un Khronographia'sı, (I. Demirkent) Ank. 1992, s.157,159, 219) 3 Bazı sözleri Sultan Abdülhamid'e ulaştırdığı için Sadrazam Rüştü Paşa Bursa'ya sürülünce katip, Bursa İstanbul'un bir mahallesidir. Orada sizi rahats˝z ederler diyerek sürgün yeri Manisa'ya değiştirilmiştir. (Son Sadrazamlar, C.1,s.133) 4 Bursa'nın ünlü veziri Hacı İvaz Paşa da, Bursa'ya sürülmüştür. Bu vezirin Bursa'ya bir çok hizmeti olmuştur. 1705 yılında Veziriazam Kalaylıkoz Ahmet Paşa, (Hammer, C.13, s.105; Silahtar, C.II-1s.10, 13) 1622 yılında veziriazam Kerçi Mehmet Paşa, (Hayrullah Tarihi C.7, s.123) Sadrazam Hacı Ali Paşa Bursa'ya sürülmüştür. (Silahtar, C.I-1,s.110, 28) Viyana bozgun nedeniyle Vani Mehmet Efendi Kestel’e, (Bursalı Tahir, C.1, s.462) 1831 yılında Sadrazam Mehmet Emin Rauf Paşa, 1808 yılında, 40 günlük sadrazamlıktan sonra Memiş Paşa Bursa'ya sürülmüştür. Sadrazamların yanı sıra daha alt düzeyde askeri yöneticiler de Bursa'ya sürülmüştür. 1688 yılında vergi nedeniyle çıkan isyan sonunda Sadaret Kaymakamı Bursa'ya sürülür. (Hammer, C.12, s.173) 1611 yılında Kara Hasanzade Hüseyin Ağa Mihaliç(Karacabey)'e (Hammer,C.10, s.277) Yeniçeri Ağası Sivasi Mehmet Ağa, (Ahmet Vasıf, s.320) Yeniçeri Ağası Yusuf Paşa, (Silahtar, C.2,s.110, 30) Yeniçeri Ağası Bekir ve (Cevdet Tarihi, C.2, s.179) Derviş Ağa Bursa'ya sürülmüşlerdir. (Zuhuri C.9,s.83) 5 (Zuhuri C.10,s.10) 1704 yılında Bursa'ya sürülen Kul Kethüdası Çalık Ahmet Ağa Bursa'da 6 yıl kaldıktan sonra tekrar kendine görev verilmiştir. (Zuhuri C.10,s.173) 6 1651 yılında Yeniçeri Ağası Bektaş Ağa, Cinci Hoca, Mihaliç'te oturmasına izin verilir. Orada idam edilir. (Uzunçarşılı, C.III,B.1,s.241; Zuhuri C.9,s.271,286; Hammer,C.10, s.201, 134) Un kapanı Naibi Abdullatif Paşa 1807 yılında Bursa'ya sürülmüş sonra da orada idam

İZNİK SÜRGÜNÜ fiEYH BEDRETTİN Osmanlı devletinde, Timur olayı sonrasında oluşan fetret (Karışıklık) Dönemi sırasında, kısa bir süre Osmanlı Sultanı olan Musa Çelebi'nin Kazaskeri olarak, devrinin en önemli ve yüksek dinsel makamına getirilmiş olan fieyh Bedreddin, bir ilahiyatçı olmaktan çok, batı tarzı bir filozof olarak görülür. Aslında fieyh Bedreddin’in çağımıza ulaşan ünü, ne ilahiyatçılığından ne de filozofluğundan gelmekteydi. Bedreddin'in ünü, o dönemde daha çok toplumcu ve materyalist görüşler ileri sürmesidir. fieyh Bedreddin, bir toplumcu düşünür olduğu kadar eylemcidir de... Düşündüklerini eyleme geçirme gayreti göstermiştir. Kardeşler arası savaşta Musa Çelebi yenilince, Bedreddin ilk önce öldürülmek istenir. Bilim ve erdemine saygıdan dolayı İznik’e sürdürülmekle yetinilir.7 İşte Bedreddin’in yaşamı burada değişmiştir. Yukarıda sözünü ettiğimiz görüş ve düşüncelerini, İznik sürgünü günlerinde düşünüp kale almıştır. Hatta, Bedreddin’in burada öğrencilerine dersler bile verdiği söylenir. fieyh Bedreddin, 1413 yılında iki oğlu ve kızı ile sürgün geldiği İznik’te Kitabü’l Teshil ve Nur’ul Kulub adlı kitaplarını yazmıştır. Bedreddin İznik sürgünlüğü sırasında Dede Sultan unvanlı Börklüce Mustafa ile Torlak Kemal de Manisa çevresinde oldukça fazla yandaş topladılar. Ünlü tarihçi Hammer, Börklüce Mustafa’nın yanında Müslüman’dan çok H˝ristiyan toplandığını yazar. fieyh Bedreddin, müritleri Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal’in Aydın ve Manisa’daki hareketleri eyleme dönüşünce tedirginleşir. İznik’te kalmak onun için artık tehlikeli bir hal alır. fieyh Bedreddin, çocuklarını İznik’te bırakıp,8 Hacca gitme bahanesiyle İznik’ten ayrılır. Önce İsfendiyaroğlu’na sığınır. Ondan umduğu yardımı alamayınca da bu kez Bulgaristan’da, Deliorman’a sığınır. Orman Denizi’nde saklanır bir süre. Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal, Çelebi Sultan Mehmet’e yenilir. fieyh Bedreddin ise, korkuya kapılan bazı taraftarları tarafından, Sultan’a teslim edilir. Bedreddin uydurma bir mahkemede düşünceleri nedeniyle idama mahkum edilir. Bedreddin bir sabah vakti, Serez’de bir bakırcı dükkanının önünde, bir ağaca çırılçıplak asılır. Müritleri onu, gece gizlice alıp gömerler. Böylece Hammer’in dediği gibi; örneği olmayan bir isyan bastırılmış olur. Ancak sabahleyin ağaca asılı boş ipi gören müritleri ve onu sevenler, Bedreddin’in öldüğüne inanmaz. Göğe çıktığa inanır. İşte bu nedenle Bedreddiniler, ˛eyhlerinin halen yaşadıklarına inanır: “dersin ki onu, mülhitlerini ormandan ayırmak olası değil, boynu laleden geçilmez saçları taflandır, gözleri çağla ve boynu ak ketende yaban çileði gibi dağılan onlardı Lala Bedreddin yaşıyor hala”9

İZNİK TUTSAĞI SİNAN PAfiA 1440 yılında Bursa’da doğan Sinan Paşa, devlet adamı olduğu gibi devrinin en önemli bilim adamlarından biri idi. Kaynakların tümünün beyanına göre devrinin tüm pozitif ve ilahiyat bilimlerinde çok bilgili olan bu bilim adam˝n˝n yaşamı ne yazık ki, diğer Osmanlı bilim adamları gibi hiç te hoş olmamıştır. Fatih’in veziri de olan Paşa, Fatih tarafından görevinden alınıp hapsedilmiştir. Sinan Paşa’nın tutsak olması üzerine bilim adamları ayaklanmış, toplu halde Padişah’a başvurarak Sinan Paşa hapisten çıkmaz ise tüm kitaplarını yakarak Osmanlı ülkesini terk edeceklerini bildirmişlerdir. Bunun üzerine Paşa, Sivrihisar Kadılığı ile İstanbul’dan uzaklaştırılmıştır. Ancak Sultan arkasından da hekim gönderip, İznik’te Paşa’yı alıkoymuştur. Paşa’nın deli olduğu söylenip, delilere yapılan muameleye tabi tutulması istenmiştir. Hekim, Paşa’yı İznik’te hapsederek edilmiştir. (Cevdet Tarihi, C.8, s.248) Sekban başı Zalim Kasım Ağa da Bursa’daki sürgün y˝llar˝nda öldürülür. (Uzunçarşılı, C.III,B.1,s.381) 7 Müneccimbaşı, C.1,s.188 "İlim ve faziletine hürmeten İznik'e sürgün edilmiştir." (Hammer,C.15, s.197; Neşri Tarihi, C.2, s.543,547) 8 fieyh Bedreddin'in İznik'te kalan çocukları daha sonra Bursa'ya yerleşir. 9 Hilmi Yavuz, Bedreddin Üzerine fiiirler; Solakzade I,s.182

günde 50 sopa vurdurarak, “çeşitli şerbetler” içirmiştir. Bunun üzerine Molla Hüsam zade Sultan’a bir mektup göndererek, uyarmıştır. Mektupta Sinan Paşa’ya uygulanan eziyet terk edilmez ise sizin hükmettiğiniz yerden kaçmak gerekir” demiştir. Bunun üzerine Paşa Sivrihisar’a sürülmüştür.10 Öğrencisi ünlü Molla Lütfü’nün sonu ise, hocasının sonundan daha acı olmuştur. Bu iki örneği özellikle geniş olarak verdik. Bunun nedeni, Osmanlı Devleti’nin kuruluş aşamasında, hem düşünsel hem de bilim açısından bir reform hareketinin nasıl bastırıldığını göstermek içindir. Tekkeler çevresinde oluşan ve dervişler tarafından geliştirilen suni düşünce, batılıların deyimi ile heterodoksi hareketi, fieyh Bedreddin Olayı ile büyük darbe gördü. Oysa devletin kuruluşunda bu suni anlayış, büyük katkı sağlamıştı. Zamanla yerleşik hayata geçilmesiyle kurulan medreselerde Ortodoks Sünni anlayış gelişti. Böylece Osmanlı Devleti’nde aydınlar iki temel guruba ayrılmıştı. Medreseler etrafında toplanan ortodoks Sünni anlayışı kadı ve müderrisler ile kazasker ve şeyhülislama dek ulema adı verilen kesim temsil ediyordu. Tekkelerde oluşan heterodoksi suni anlayışı ise, şeyh ve dervişler temsil ediyordu. Bu iki görüş, Osmanlı devrinde her zaman karşı karşıya idi. Bunları kelamcılar ile sofistler olarak da ayırmak olasıdır. Bu iki çizgi Osmanlılarda bazen incelip, bazen de sertleşmiştir. Aslında devleti kuran tekkelerde oluşan derviş kültürü idi. Ellerinde tahta kılıçlarla tüm Anadolu ve Rumeli’yi fethi eden Abdallar, aslında devletin misyonerleri gibi çalışıyordu. Bu nedenle Sultanlar tarafından büyük saygı görmüş, ikramlarda bulunulmuştur.11 Ancak birbirinden farklı ve özgürce fikir gelişen tasavvuf düşüncesi, devletin bir imparatorluk olma aşamasında geri plana atıldı. XV. yüzyılda yaşamış ulemalar, sema ve raks ile zikrin yasaklanmasını isteyip, bu gibi raks yapanların sürgüne gönderilmesi istenir. 12 Ebu Suud ve İbni Kemal ile ise bu görüş doruğa ulaştı.13 Bu çatışmalarda en çok ta tekkeler ve şeyhler zarar görmüştür.14 Kanuni döneminde Kemal pa˛azade, raks ve devir ile zikir eden tarikatların dinsiz olduğunu ilan ederek, bu yanlış tutumlarını sürdürenlerin katledilmesi gerektiğini söyleyip uygulatır da. Bu olaylar sırasında en çok eziyet çeken büyük sofist Niyazi Mısri’dir. Bedreddinilerden olduğunu dizelerinde açıkça söyleyen Niyazi Mısri İstanbul’da bulunan tekkesinde gözaltında idi. Hammer’in deyişi ile fieyh’in verdiği birkaç tasavvufi vaiz, tehlikeli yorum ve söylentilere yol açtığından 1693 yılında yüzlerce müridi ile birlikte Bursa’ya sürüldü.15 Niyazi Mısri’nin çıkışı, Ortodoks düşüncende reform yolundaki son çırpınışı olmuştur. Bu olaydan sonra sofi kesim tamamen içine kapanacaktır. Bursa sürgünleri içinde siyasi bir gerekçe olmaksızın, bir hukuki gerekçe ile de sürülen kişilere rastladık. Hukuki bir gerekçeyle Bursa’ya sürülenler incelendiğinde ise, bu kişilerin hemen hemen tümü fahişeler 16 ile 10 İstanbul'da doğduğunu savunanlar da varsa da ailesinin tümü ünlü birer Bursalı bilgindir. Babasının adı Hızır Çelebi'dir. Dedesi ise Ünlü Molla Yegan'dır. Osmanlı Edebiyatı'nın ilk kurucusu olarak görülen şairin birçok kitabı vardır. (Latifi,s.410; Hasan Çelebi, C.I, s.410; Osmanlı Müellifleri, II, s.345; A.Adıvar. Osmanlılarda İlim, İst. 1982,s.34; Güldeste, S.278; Mecdi, s.193; Sicili Osmani, III, s.103; Hammer, C.4, s.1033,1213; Tacü't-Tevarih, C.V, s.154,146,213) 11 Örneğin Osmanlıların ilk devirlerinde yapılan zaviye tipi olarak ta anılan Ters T planlı camiler, dervişlerin barınması için yapılmıştı. Yine Osman Bey ve Orhan Bey, toprakların önemli bir bölümünü dervişlere vakıf olarak verilmiştir. Örneğin Osman Gazi'nin vakıf ettiği 10 arazinin sekizi, dervişlere ve tekkelere verilmi˛tir. Hatta dervişlere o denli hoşgörü tanınmaktadır ki, Orhan Gazi, Geyikli Baba ve müritlerine savaşta gösterdikleri yararlılık nedeniyle oldukça fazla miktarda rakı ve şarap yolladığı, devletin resmi belgelerinde yer almaktadır. (Bak. Hilmi Ziya Ülken "Geyikli Baba" Mihrab, 13-14, (H.1340/1924) s.447) 12 Tacü't-Tevarih, C.V, s.276 13 Ebu Suud Efendi'nin fetvalarıyla, 1529 yılında Bayrami şeyhi olan fieyh İsmail 12 müridi ile öldürülmüştür.(H. Yurdaaydın, İslam Tarihi Dersleri, Ank. 1982, s.108-116) fieyh Mecdeddin, (Peçevi Tarihi, C.2, s.433,335) 1527 yılında Molla Kabız ve Hakim İshak, (Peçevi Tarihi, Ank. 1981, C.1) 1561 yılında Hamza Bali, (A.Gölpınarlı, Melamilik ve Melamiler, İst. 1931, s.55) ve Kanuni döneminde Muhyiddin Karami düşünceleri nedeniyle öldürülen sofistlerdir. (A.Y.Ocak, İ.Ü.E.F. B.Kütükoğlu'na Armağan, s.473-484) Yine Kanuni döneminde saz meclisleri düzenleyen tarikatlara karşı sert önlemler alınır. Tavarih-i Al'Osman'da bu konuda şu ifadelere yer verir: "..kapuzların kulakları buruldu. Tamburların telleri kırıldı. Santurların devri dürüldü... Velhasıl ağızları tıkandı. fiimdi artık hiçbir fert, çalgının ahengini ka'ale almaz oldu" Artık, güzel sesle Kuran okumak bile yasaklanmıştır.(H.Yurdaaydın, A.g.k. s.123,127) 14 Örneğin Gazali Geyikli Baba Tekkesi'ne sürülmüştür. Derviş Osman, şeyhinin ölümünden sonra hanımıyla evlenmek istemiş, isteği red olunca ise Tekkeyi yakmıştır. Bunun üzerine derviş Osman Bursa'ya sürülmüştür. (M. Kara Bursa'da Tekkeler. .) 1784 yılında Hüdai tekkesi fieyhi Mudanyalızade Ruşen Efendi Mudanya'ya, (Ahmet Vasıf, s.276, 178; Cevdet Tarihi, C.3, s.207) Azmizade Mustafa Haleti de, 1607 yılında Bursa Mevlevihanesi'ne sürülmüştür. (Cevdet Tarihi, C.12, s.74; Zuhuri C.11,s.222,290) Muallim Naci, s.286) Sadrazam Halil Paşa, Melamiliye eğilimi nedeniyle Bursa’ya sürülmüştü. (A.Gölpınarlı, Melamilik ve Melamiler, İst. 1992,s.124) 1782 yılında Selim Sırrı Efendi ve fieyh Ömer, (Cevdet Tarihi, C.2, s.239, 242) Nakşibendi fieyhi Bursalı Emin Efendi, (Cevdet Tarihi, C.8, s.252) Sultan Mehmet’in müderrisi Mehmet Dede, Bursa’ya sürülmüşlerdir. (Kütük, III,s.290; Sicili Osmani, IV,s.229) 15 (Hammer, C.12, s.212) Kandemir'e göre, Edirne'de üç bine yakın müridi ile isyan çıkaran Mısri, tüm çetesiyle birlikte Bursa'ya sürülmüştür. (Osmanlı Devletinin Yükseliş ve Çöküş Tarihi, Dimitri Kandemir, Ank. 1980, C.3,s.228) 16 Başbakanlık Arşivi kayıtlarında bu konuda birçok kayda rastladım. Varvar Kadın); Üsküdar'dan Zeliha Kadın ve Habibe Kadın ile fianlı Ersiva gibi. (Cevdet-Zaptiye no.3.826,3241,4327 (H.1200) Ayrıca Bursa Kadı Sicilleri'nde de bu tür sürgünlere rastladık. 1745 yılında Emine ve Fatma adlı kadınlar erkeklerle yakalanınca Bursa'ya sürülür. 1764 yılında Fatma adlı bir kadınla kızı Rükiye'de

hırsızlardan17 oluşmaktaydı. İstanbul’daki hayat kadınlarının Bursa’ya sürüler halinde getirildiği anlaşılıyor. Sadrazam Moldavancı Ali Paşa ise, bir dönem fahişeleri Bursa’ya sürme görevini yürütmekteydi.18 Bazen de dinsizlik suçlamasıyla Bursa’ya sürgün yollandığı olmuştur.19 Özellikle Osmanlı Devleti’ndeki her iç karışıklıktan sonra, olaya karışanlar ya idam edilir ya da sürülür. 1807 yılında Alemdar Mustafa Paşa, III. Selim Olayı’nın baş kahramanı olan Köse Musa Paşa ile Yusuf Ağa ile Kabban Naibi de Bursa’ya sürülür.20 Ali Suvavi Olayı’ndan sonra Said Paşa,21 Abdülhamid olayından sonra Hüseyin Avni Paşa hep Bursa’ya yollanmıştır.22 Bursa’ya ulema ve ¸meranın dışında çok değişik kesimlerden sürgün yollanmıştır. Örneğin çok sayıda Deniz Bakanı, eski deyimi ile Kaptanı Derya,23 Eflak-Boğdan gibi eyaletlerin beyleri,24 daha çok ta Kırım Hanları Bursa’da zorunlu ikamete zorlanırlardı.25 Bazen Mekke fierifleri26 ve patrikler de Bursa’ya sürülmüştür.27 Zaman zaman dönemin üniversiteleri olan medreselerde çıkan olaylarda, devrin profesörleri olan müderrislerin Bursa’ya sürüldüğü görülür.28 Bir kısım devlet memurları ve aydınlar ise “hava değişikliği” gerekçesiyle Bursa’ya sürülmüştür. Bazen Osmanlı devletinde yapılan yeniliklere karşı olan yöneticiler, bazen de yenilikleri yapmak isteyenler sürülmüştür, Bursa’ya.29 Devrinin en önemli tarih yazıcısı olan Naima bile sürgün olarak, Bursa’nın havasını teneffüs etmiştir. XVII-XVIII. yüzyılda Bursa’ya sürgünler çok artmıştır. Bu dönemde çok sayıda kadı, 30 kazasker31 ve şeyhülislam Bursa’ya sürülmüştür. 1916 yılında yayınlanan İlmiye Yıllığı’na göre Osmanlı Devleti’nde faaliyet Bursa'ya sürülür.(398,s.12) Kamil Kepecioğlu, Bursa'ya sürülen bu tür kişilerin Bursa'da rehabilite oldukları ve Bursa'dan iyi birer kişi olarak ayrıldığını yazıyor. (Bak. Kütük, C.4,s.446-448) 17 1764 yılında İbrahim ve Hüseyin adında iki serseri Bursa'ya sürülmüştür. 1765 yılında Arpa Emini Subhi Mehmet Efendi, Kapı Çukadarı Ali ve tayfası mali işlere kırıştırıp, edepsizlik etmekten Bursa'ya sürülmüştür. 1773 yılında imam Hacı Mehmet oğlu Osman ile oğlu eşk˝yadan olup, şeytan yaradışlı, ağzı pis olduğu, her tür fahi˛eler ile zamparalık yapmaları nedeniyle Bursa'ya sürülmüştür. 1817 yılında ise Arzuhalci Ahmet, Çulhacı Yusuf sahte vakıf temsiki yaptığından Bursa'ya sürülmüştür. (Bak. Kütük, C.4,s.446-448) Tüccardan Yusuf Efendi, dürüst olmayan davranışları nedeniyle Bursa'ya sürülmüştür. (Ahmet Vasıf, s.117) 18 Zuhuri C.11,s.56; Uzunçarşılı, C.IV,B.2,s.409 19 1736 yılında Kasap Ömer ve karısı Hatice, kızı Hava, dinsiz olduğu ve Müslümanlardan nefret ettiklerini söylemeleri nedeniyle Bursa'ya sürülmüştür. (Kütük,C.4,s.446) 20 (Netayüc'ül Vukuat, C.3-4,s.22; C.3-4,s.220) Yusuf Paşa Bursa'da idam edilmiştir. (Cevdet Tarihi, C.8, s.244,247) 1703 yılında Vanizade Ebubekir molla iken Bursa'ya sürülmüştür. 21 (Son Sadrazamlar, C.2, s.790 ; Zuhuri C.13,s.248 Tezakir, C.3,s.66) Sultan Osman'ın katillerini öldürdüğü için ayaklanan yeniçerilerce mühürü elinden alınıp, 1623 yılında Gürcü-Hadım Mehmet Paşa, Bursa'ya sürülür. (Mirat-ı Hakikat, s.105, C.1,s.338; Tezakir, C.3,s.152 22 Hammer, C.10, s.201, C.8, s.1623; Zuhuri C.9,s.89; Atayi, s.679) 23 1807 yılında Kaptanı derya Seydi Ali Reis, Silistire valiliğinden istifa ettiği için, (Netayüc'ül Vukuat, C.3-4, s.234, Vezir Seydi Ali Paşa (Cevdet Tarihi, C.8, s.426) , 1804 yılında Kaptanı derya Mehmet Kadri Paşa, (Kütük,III,S.309; Kamus’ul Alam,s..3605) 1805 yılında Hotin Muhafızı olarak görev almayınca Mehmet Paşa ve (Kütük,III,S.397; Sicili Osmani, I,s.277) Kaptanı derya Hacı Mehmet Paşa iki kez Bursa'ya sürülmüştür. (Cevdet Tarihi, C.9, s.132,168) 24 Eflak Beyi Konstanten,. 1714 yılında karısı ve kızları ile Bursa'ya sürülmüştür. (Nusretname, C.2,f.2, s.322; Uzunçarşılı, C.IV,B.2,s.45) 25 1716 yılında Kaplan Giray, (H.İnalcık, Kaplan Giray, İ.A.6,s.204; Nusretname, C., Abdi Tarihi, Hammer, C.14, s.142) 1776 yılında Sehib Giray ve Selim Han Bursa'ya (Uzunçarşılı, C.IV,B.2,s.33; Cevdet Tarihi, C.4, s.356) 26 fierif Abdülmuttalip, 1786 yılında fierif Abdullah ve Mekke fierifi Mesud Paşa, 1892 yılında ailesiyle birlikte Bursa'ya sürüldü. (Kütük, III,S.378; Mekke-i Mükereme Emirleri, s.139) 27 Rum Patriği, 1731 yılında Bursa'ya sürüldü. (Hammer, C.14, s.158) 28 1575 yılında müderris Resul Fakih Hoca'yı Suhte olayları nedeniyle tutuklayıp Bursa'da zindana atılır. (M.Akdağ, Türk Halkının Dirlik ve Düzenlik Kavgası s.190) 1623 yılında Müderris Bayra...


Similar Free PDFs